Bu ay için çok düşündüm ne yazabileceğim konusunda. Tam bu noktada hafta sonu evimizde komşularımızla yediğimiz bir yemek birçok şey düşündürttü bana; insan biriktirmek…

Hatta yemek ertesi Instagram hesabımdaki paylaşımımın altındaki Özlem Hanım’ın aşağıda paylaştığı yorumu bu konuda yazmam konusunda beni daha da cesaretlendirdi.

“Hani herkes ‘insan biriktirmekten bahsediyor ya, bazıları bu kavramın içini de doldurabiliyor. Hani aslolan kısmı... Ne mutlu !”

Gerçekten ne mutlu, birazdan bahsedeceğim türde hissettiren, dolu dolu bir dostluklar, komşuluklar yaşayan ve bu duyguları tadan varsa!

Bir Instagram atasözü der ki;

“İyi dostlar biriktirin, herkesten zengin olursunuz.”

İnsan hayatında ne önemlidir, hayatına sığdırdığı kişiler, hayatını, anılarını, acılarını, sevinçlerini paylaştığı insanlar. Bir ailenin içine doğarız önce orada sosyalleşiriz, bir de sonradan hayatımıza kendi seçimimizle dahil ettiğimiz insanlar vardır. Bazen ailenden bile yakın olur, ailenin anlayamadıklarını onlar bir bakışınla anlar hani. Onlar sayesinde görmediklerimizi görür, bilmediklerimizi öğrenir, kısacası baktığımız gözlükten başka şekilde bakarız, bile isteye seve seve.

Gezmeden de görmüş oluruz, okumadan da bilmiş oluruz, yaşamadan da deneyimlemiş oluruz. Biri adına mutlu oluruz, biri adına endişeleniriz… Her biri bir şey katar bize işte zenginlik gerçekten bu. Aklını da, kalbini de eğitir, arkadaşların ve dostlarınla deneyimlediklerin. Birileri için kendi hayatımızda yer açmayı öğreniriz, ayaklarımızı uzatıp yatmak yerine ayak tabanlarımız ağrıyana kadar yürümeyi öğreniriz, saatlerce uykusuz kalsak bile birinin derdini çözebilmek için geceleri sabah ederiz, uzun uzun yollar katederiz.

Ve döner önce, sonunda yorulmakta olsa, bir güzel an için, birilerine iyi gelebilmek, biri ile hayatının bir anını paylaşabilmek için tüm bunları nasıl yapabildiğine hayret eder, sonra da şükrederiz.

Güzel hayat isteyen,
Güzel insanlar biriktirsin.

Cemal Süreyya

Bazen, bazı insanlar dosttan öte aile olur. Yazılarımı takip edenler bilirler birçok zaman bahsediyorum komşu annelerimden, komşu babalarımdan, ağabeylerimden, ablalarımdan ve kardeşlerimden.

On sene önce ağlaya ağlaya geldiğim bu yerde komşuluktan öte artık akraba ve hatta kocaman bir aile olduk. Buraya taşınırken en büyük korkumdu etrafımızda kimse olmaması. Çünkü ilk taşındığımız sene sitenin geri kalanı inşaat halindeydi, sitede oturan çok az aile vardı. Ama buradan önceki apartmanımızda da komşudan öte aile olmuştuk. Sanki biz aile apartmanında oturuyorduk. Öyle bir komşuluğumuz olmayacak diye gerçekten çok korkmuştum.

Fakat bu on senede beraber, o kadar çok anı biriktirdik o kadar çok şey yaşadık ki… Şöyle dönüp düşündüğüm zaman bir film şeridi gibi geçiyor her anı hafızamdan.

Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.
Hz. Mevlana

Birimizin sevinci hepimizin sevinci, birimizin üzüntüsü hepimizin üzüntüsü oldu. Aşamadıklarımızı birlikte aştık, bilmediklerimizi birlikte öğrendik. Hepsinin yeri apayrı bende, çok şey öğrendim onlardan. Her birinin değerini kelimelerle nasıl ifade ederim bilmiyorum. Allah herkese böyle birbirinin değerini bilen komşuluklar, komşuluktan öte dostluklar, aile gibi komşuluklar nasip etsin.

Geçtiğimiz gün büyük bir aile yemeği vardı "lazanya partisi" başlığı bahanesi altında her evden leziz lezzetlerin donattığı bir sofrada, yine ailece hayatın paylaşıldığı bir yemek oldu. Evet tam olarak İtalyan ailelerin büyük masaları gibi bir masada; kardeşlerimizle, annelerimizle, babalarımızla, ağabeylerimiz ve ablalarımızla bir araya geldik.

Yine birçok şey paylaşıldı. Hayata dair birçok şey paylaştık. O akşam masada yemek yenirken bir an uzaktan izledim masayı. Gerçekten bir gülümseme belirdi yüzümde. Ne değerli şeyler yaşıyoruz aslında. İnsanların bir arada olması, birşeyler paylaşıyor olması ne kadar değerli. Belki insan biraz daha yaşı büyüyünce daha net anlıyor bunu.

Eğer zayıf noktanız, insanlara dostluk göstermenizse, siz dünyanın en güçlü insanısınız.
Abraham Lincoln

Ve o gece herkes gittikten sonra şunu düşündüm; evler birlikte güzel, yemekler hayatlar paylaşılınca güzel. Evler insanla güzel, evler insanla değerli. Bazı insanlar iyi ki varlar, iyi ki hayatımızdalar. Ne kadar güzel dostlarım, dostlarımız var diye düşündüm. Hayatımda biriktirdiğim insanları düşününce kendimi daha cesur, daha güvende hissettim. Yalnız olmadığım ve hayatı paylaştığım için bir kez daha şükrettim. Yine yalnız ve sadece kendi için yaşayan insanları anlayamadım. Onlar için kalplerinde yer açabilmeleri için dua ettim. Çünkü bu duygunun ne kadar mutlu ettiğini, ne kadar huzurlu hissettirdiğini herkes hissedebilsin istedim.


Hatta şu an bu yazıyı yazarken bile çevremde kardeşimin arkadaşları, annem ve kardeşlerim biraz hayattan, biraz gündemden konuşuyor, biraz gülüyor, çokça öğreniyor çokça genç kalıyoruz.

Komşuluktan konuyu açınca aklıma geldi. Ucundan da olsa ben de yetiştim o geleneklere. Eskiden yeni biri taşınınca bir “hayırlı olsun”a gidilirdi. Apartman toplantıları aile toplantıları gibi olurdu. İnsanlar arasında bir saygı vardı, bir güleryüz vardı. Bilmiyorum belki de ben öyle gördüm. Şimdi hala öyle mi merak ediyorum.

Komşuluk, dostluk kısacası insan biriktirmek, hayatını onun değerini bilen ve özellikle birilerinin hayatına değer vererek geçirmek ve tüm bunları karşılık beklemeden yapıyor olmak gerçekten çok anlamlı ve değerliymiş. Bunu daha küçük yaşlarımda çok anlamazdım ama şimdi durduğum yerde yanımdakilere bakınca bunu daha iyi anlıyorum. Selam vermek, bir güleryüz göstermek belki de hayatınızdaki en değerli insanı size getirecek. Belki de hayatınızın ne kadar değerli olduğunu anlayacaksınız, kim bilir…

Seneler içinde şunu da öğrendim; herkes herkese iyi gelmez, zarar verdiğini düşünüyorsan eğer, dostluğun kadar dostlu göremiyorsan eğer yavaş yavaş çekilmelisin o ilişkiden. Çünkü insan biriktirmek tek taraflı olmaz, biriktirdiğin kadar birikmelisin biriktirdiklerinin hayatlarında.

Malum köpek problemi…
Olabildiğince yer vermeye çalışıyorum mahallemizdeki bu probleme. Eskiden yani daha da küçükken çok rahatsız etmezdi beni sokak hayvanları özellikle sokak köpekleri fakat son senelerde özellikle bu sene oldukça fazla problem olmaya başladı ve çevremden bu konu ile ilgili sıkça şikayet duyar oldum. Köpek delisi ben köpeklerden korkar oldum. Sürekli kaldırımda köpek pisliğine basmamak için neredeyse şaşı oldum. Marketlerden çıkarken etrafımı kollar oldum. Akşam özellikle gece saat 10’dan sonra sokakta korkudan yürüyemez oldum. Köpekler havladığı zaman tedirgin olmaya başladım, sanki sürekli birilerine ya da birşeylere saldırıyorlarmış gibi hisseder hale geldim.

Çünkü eskiden sokakta 5,10 köpek vardı. Şimdi her köşe başında 5-10 köpek var. Özellikle geçtiğimiz günlerde yaşadığı talihsiz olaydan dolayı genç arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Dergimizin Instagram sayfasında ilgili paylaşımın altında yapılan yorumların hepsini özenle okudum. Mahallemizde yaşayan komşularımızın yaşadıklarını okudukça çok üzüldüm, özellikle bebekliler ve yaşlılar için. Bundan iki sene önce kardeşimi bir köpek kovalamış ve Sinasos’a sığınmıştı. Geceleri arabayla çıktığımız vakit arabanın etrafını çeviriyorlar zarar vermek istemediğimizden dolayı olduğumuz yerde bekliyoruz.

Kesinlikle altını çizmek istediğim nokta, yanlış anlaşılmak istemem çünkü gerçekten hiçbir canlıya karşı bir nefretim vb. rahatsızlığım yok. Aksine kendimi bildim bileli evcil hayvanların içinde büyümüş biri olarak onlara sevgim apayrı.

Sokak hayvanlarından rahatsız olan hiç kimse onlara zarar gelmesini istemez diye düşünüyorum. Yalnız her ne kadar seversek sevelim, sanıyorum bu noktada uzmanlar daha doğru bir değerlendirme yapacaktır ama bu tür yaşadığımız olaylar psikolojimizi ciddi anlamda etkiliyor diye düşünüyorum.

Umarım bu sorun hem bizler, hem de sokak hayvanları için sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşur.

En sevdiğim Göktürk lezzetleri…
Geçtiğimiz günlerde en sevdiğim lezzetlerden birini sanki hiç yaramayacakmış gibi mideye indirirken bir anda içimden; “mahallede hayran olduğum lezzetleri paylaşmalıyım” dedim içimden.

Belli rutinlerim vardır. Böyle bir şeye dadandım mı, mümkünü yok başka şey yiyemiyorum. Takılıyorum. Ne denersem deneyeyim yine kendimi bu takıldıklarımı yerken buluyorum. Uzunca bir zamandır burada oturuyor olunca da tabii her yerin her şeyini azıcık ucundan denemiş oldum. Çok yemek seçmediğimden dolayı lezzetli ne bulursa yiyenlerdenim.
 


Kendi favori listemi açıklıyorum;
1- Onur Kebap - Ali Nazik
2- Pizzeria - Keçi Peynirli Salata
3- Pelit - Uludağ Pastası
4- Yasemin & Tuncel - Sütlü Çikolatalı Dondurma
5- Delicious - Double Chocolate Brownie

6- Kardeşler - Döner & Pilav
7 - La Cucina Vincotto - Funghi Porcini Risotto

P.S 1: Evet beni sıkça bu mekanlardan birinde görebilirsiniz.

P.S 2: Yazıma başlamadan önce tüm okula başlayanlara bu yeni eğitim öğretim senesinde başarılar dilerim. Umarım sınava girenler de gönüllerine göre bir yerlerde yeni bir başlangıç yapıyorlardır.