Ernest Hemingway, bir yazar olarak Charles Bukowski Harold Pinter Ken Kesey gibi isimlere ilham olmuştur. Bukowski’ye sağlam bir sokak filozofu diyebiliriz. Çağdaş İngiliz tiyatrosu kurucularından Nobel Edebiyat Ödül’lü Harold Pinter’ın “Kutlama” oyunu ve Ken Kesey’in “Guguk Kuşu” romanını tavsiye ederim. “Guguk Kuşu” nun  romandan tiyatroya uyarlamasını, seneler önce Barış Falay’dan coşkulu bir oyunculukla izlemiştim.
Hemingway’e geri dönersek numerolojik olarak, bir konunun derinine felsefesine inen sorgulayan ve anlamı derinde arayan eleştirel bir yapıyı gösteriyor.

Bu yapı sessiz ve huzurlu bir hayat ister. Erdemleri için aranan birisidir fakat toplum içinde göze batmayı sevmez. Ellerini kirletmek ve hayatın gerçekleri ile uğraşmaktan haz etmez. Hayattaki çatışma ve ayak oyunlarından, ani ve geçici şeylerden hoşlanmaz. Resimleri, antika mobilyaları, keyifli nostaljik zamanları ve tarihi sever. Olayları her yönüyle ele almak ister.

Yukarıdaki görsel paylaşımda da gördüğümüz üzere, sözleri insanı ele verir. “Konuşmayı öğrenmek sadece iki yıl sürerken, sessiz kalabilmeyi öğrenmek altmış yıl alır.” Demiştir.
Oysa; ortamlarda fazla konuşmaya bir merak duymayan, dışarıda ve gözlemci durmayı tercih eden insanlara asosyal ya da özgüvensiz demeyi seviyoruz.

Her insan kendisini hayatını arkadaşlarını ailesini, yaşanmışlıklarını ya da fikirlerini… Ve başka insanların hayatlarını bizimle fiskos etmeye mecbur olamaz.

İnsanların eksikliği ya da fazlalığından, anlattıklarıyla sustuklarıyla ya da kendilerini gösterme seçimleriyle nasıl emin olabiliriz?
Çünkü insanları içeriden tanımak ya uzun zaman istiyor, ya da takındıkları maskelerle gerçek bulanıklaşıyor.

Hayatımızı evimizi arabamızı tatilimizi, özel hayatımızı siyasi görüşümüzü, çevremizi, çantamızı ayakkabımızı merak etmeyen, sorgulamayan… hayatını deşifre etmeyi tercih etmeyen, özelini özele saklayan insanlara saygı duyalım.

Düşüncem, bunu ağzımızdan çıkan ifadelere ve sorulara dikkat ederek başarabileceğimiz.. İnsanların hayatları bizim bostanımız değil.
Çünkü dönüp aynaya baktığımızda, eminim sorgulanacak çok daha önemli şeylerin olduğuna…

Sevgi, saygı ve selam ile.