Müslüman alemi için önemli bir anlam taşıyan Mevlid Kandili, ibadet ve dualarla kutlanacak. Rebiülevvel ayının 11. günü Hz. Muhammed (S.A.V)'in kutlu doğumu çerçevesinde gerçekleştirilen Mevlid Kandili, camilerde ibadetlerle idrak edilmeye devam edecek.

MEVLİD KANDİLİ NEDİR?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda yer alan bilgiye göre sözlükte "doğmak, doğum yeri ve doğum zamanı" anlamına gelen mevlid, ıstılahta, Peygamberimizin doğumuna ve bunu anlatan Süleyman Çelebi'nin (ö. 752/1351) manzum eserine denir. Süleyman Çelebi'nin eserinin adı Vesîletü'n-necât (kurtuluş vesilesi) tır. Eser, Allah Adı, Velâdet (Peygamberin doğumu), Merhaba, Mîrac ve Dua bölümlerinden oluşmaktadır. Bu mevlid, asırlardır, mübarek gün ve gecelerde, ölüm, düğün ve sünnet merasimlerinde okunur ve okutulur. Mevlide, halk arasında mevlid-i şerif de denir. Süleyman Çelebi eserini, Hz. Muhammed (a.s.)'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu ispat etmek için yazmıştır.

Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili, İslam dininin peygamberi olan Muhammed bin Abdullah'ın doğum gecesi ve aynı zamanda Hicrî Rebiülevvel ayının Onikinci gecesidir. İslam Nebisi Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Rebiulevvel ayının Onikinci gecesi olan Mevlid kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır'da, Şii Fâtımî Devleti döneminde kutlanmaya başlamıştır.

Mevlid, "doğum zamanı" demektir. Kuranı kerimde yer almamaktadır. İslam'da Muhammed'in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci'ye bağlayan geceyi (25-26 Nisan 571 Miladi tarihine Muhammed'in doğum gününe rastlaması nedeniyle mevlid kutlanır), Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmişlerdir.

Kandil geceleri İslam'ın ilk zamanlarında var olan bir âdet olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye'de Osmanlı Devleti padişahı II. Selim'den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Kadir gecesinden başka kandil gecesi Kuran-ı Kerim'de yer almaz.

MEVLİD KANDİLİ NE ZAMAN EDA EDİLİR?

Hz. Muhammed S.A.V'in beşiriyete kavuşmasının kutlandığı gün olan Mevlid Kandili, Rebiülevvel ayının 11.nci günü idrak edilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayımladığı bilgilere göre Mevlid Kandili 2017 yılında 29 Kasım 2017 tarihine denk gelmektedir.

MEVLİD KANDİLİNDE NELER YAPILMALIDIR?

Mevlid gecelerinde toplanarak, mevlid kasidesi okumak, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır. Salihlere elbise ve benzeri hediye vermek, bu geceye hürmet etmek olur. Bunları Allah rızası için yapmak çok sevap olur. Mevlid cemiyetinde, salihleri toplayıp, salevat okumak, fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır.

Mevlid cemiyetinde, sadaka, hediye vermek, neşe ve sevinç göstermek, haram karıştırmadan mevlid kasidesi okutmak çok sevap olur. Bu gecede tesbih namazının kılınması, alimler tarafından yapılan diğer bir öneri olarak yer alıyor.

Bu gece, Resulullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Bugün veya ertesi gün oruç tutmakta mahzur yoktur. Tutmak iyi olur, sevab olur. İslam âlimleri mevlid gecesine çok önem vermişlerdir.

Muazzez Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun doğumunu anmaktan asıl maksat, evrensel olan risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir. Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yeğane yolu, Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “(Ey Muhammed!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31) Bu ayette de belirtildiği gibi, Allah’ı hoşnut etmek, O’nun Peygamberine uymak ve onu örnek almakla mümkündür.

Peygamberimiz (S.A.V.)'e hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlallah" demeliyiz.

ALLAHü Teâlâ'ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız. Çünkü dua, rahmet kapılarının anahtarı, kulluğun ruhu ve ibadetin özüdür. Yalnızlaşan insanın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan ALLAH'ın azameti karşısında aczini kabullenmesi, O'na sığınması ve O'na yakarması, ne isteyecekse O'ndan istemesidir. İnsanın yaratıcısına yaklaştığı en vasıtasız andır. Dua, sınırlı, sonlu ve aciz varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Rabbi ile kurduğu bir köprüdür, Mevlid-i Mutlak'ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ'nın Rablık ve ilahlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir.