Küresel ekonomi; Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD’nin gümrük vergilerine ilişkin politika değişimleri gibi peş peşe yaşanan şokların etkisi altında kalırken, artan belirsizlik ortamı ve yüksek faizler özellikle gelişmiş ülkelerde borç yükünü daha görünür hâle getirdi.
Borçlanma, altyapı yatırımlarını finanse etmek ve yaşam standartlarını yükseltmek açısından önemli bir araç olsa da maliyetlerin yükselmesi durumunda ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturabiliyor.
Bazı gelişmiş ülkelerde milli gelire kıyasla oldukça yüksek seviyelere ulaşan borç oranları ciddi borç krizlerine işaret ederken, yüksek faizler, artan borçlanma giderleri ve olumsuz net sermaye akımları, gelişmekte olan ülkelerin borç geri ödeme kapasitesini zorlamaya devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl gelişmekte olan ülkeler kamu borçlarının net faiz ödemeleri için yaklaşık 1 trilyon dolar harcadı. Bu süreçte 61 ülke, kamu gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını yalnızca faiz ödemelerine ayırmak zorunda kaldı.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BORÇ 230 TRİLYON DOLARI AŞTI
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) yayımladığı “Küresel Borç Monitörü” raporuna göre, küresel toplam borç yılın üçüncü çeyreği itibarıyla yaklaşık 346 trilyon dolara yükseldi.
Yılın ilk üç çeyreğinde küresel borç 26,4 trilyon dolardan fazla artarken, toplam borcun küresel GSYH’ye oranı yüzde 310 seviyesine ulaştı.
Borç artışının merkezinde ABD ve Çin yer alırken, genel yükselişin önemli bölümü, büyük merkez bankalarının politika gevşemesine gitmesiyle borçlanmanın hız kazandığı gelişmiş ekonomilerden kaynaklandı.
Bu dönemde gelişmiş ülkelerin toplam borcu 230,6 trilyon dolar olarak hesaplanırken, gelişmekte olan ülkelerde borç miktarı 115,1 trilyon dolara çıktı.

BORÇ ARTIŞININ ÖNE ÇIKTIĞI ÜLKELER
ABD’nin yanı sıra Fransa, Almanya ve İngiltere’de de kayda değer borç artışları yaşandı. Gelişmekte olan ülkeler cephesinde ise Çin’i takiben Brezilya, Rusya, Güney Kore, Polonya ve Meksika borç artışının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldı.
IIF verilerine göre birçok gelişmiş ekonomide borçlanma ihtiyacı hâlen salgın öncesi seviyelerin oldukça üzerinde seyrediyor ve bu eğilimin tersine döndüğüne dair güçlü bir işaret bulunmuyor.
Artan faiz giderleri, yaşlanan nüfusun sağlık harcamalarını artırması, savunma bütçelerindeki yükseliş ile doğal afetler ve iklim değişikliğinin yol açtığı ekonomik kayıplar, mali baskıları daha da derinleştiriyor. Bu unsurlar, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli borçlanma maliyetlerini yukarı çekiyor.
EN BORÇLU ÜLKE: ABD
Uluslararası Finans Enstitüsü verilerine göre, ABD küresel ölçekte en yüksek borca sahip ülke konumunda bulunuyor. Yaklaşık 30 trilyon dolarlık yıllık milli gelire karşın, ülkede hane halkı, şirketler ve kamu kesiminin toplam borcu 101 trilyon dolar seviyesinde yer alıyor. Bu tutar, küresel borcun yüzde 29,11’ine karşılık geliyor.
ABD’nin dış borcu yaklaşık 27 trilyon dolar olurken, Hazine Bakanlığı verileri kişi başına düşen borcun Kasım 2025 itibarıyla 111 bin doların üzerine çıktığını gösteriyor. Yabancı ülkelerin elinde tuttuğu ABD tahvil ve bonoları da 10 trilyon doların üzerinde bulunuyor.
ABD’yi yaklaşık 64,2 trilyon dolarlık borçla Çin izlerken, bu ülkenin küresel borç içindeki payı yüzde 19,13 seviyesinde yer alıyor.

JAPONYA, AVRUPA VE DİĞER ÜLKELER
Japonya, 24,5 trilyon dolarlık borçla en borçlu üçüncü ülke olurken, küresel borcun yüzde 7,09’unu oluşturuyor. İngiltere ve Fransa ise yaklaşık 14,86 trilyon dolarlık borçla sırasıyla dördüncü ve beşinci sırada bulunuyor.
Almanya 13,89 trilyon dolarlık borçla altıncı, Kanada 10,80 trilyon dolarla yedinci sırada yer alıyor. İtalya, Hindistan ve Güney Kore de küresel borç sıralamasında ilk 10 ülke arasında bulunuyor.
DÜŞÜK VE ORTA GELİRLİ ÜLKELERDE DIŞ BORÇ REKOR KIRDI
Dünya Bankası’nın Uluslararası Borç Raporu’na göre, düşük ve orta gelirli ülkelerin toplam dış borcu 2024’te 8,9 trilyon dolara ulaşarak tarihi zirvesini gördü.
Ayrıca 2022-2024 döneminde bu ülkelerde dış borç anapara ve faiz ödemeleri ile sağlanan yeni finansman arasındaki fark 741 milyar dolara çıkarak son 50 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

TÜRKİYE’NİN KONUMU
Türkiye, küresel borç içinde sınırlı bir paya sahip bulunuyor. Toplam küresel borcun yaklaşık yüzde 0,3’ünü oluşturan Türkiye, 1,28 trilyon dolarlık borç seviyesiyle sistemik risk taşıyan ülkeler arasında yer almıyor.





