Rasgele seçtiğimiz, farklı yaşlardan altı öğrenciye, Berkin (13), Can (10), Defne (7), Ece (7), İlke (15) ve İpek’e (8) onları en çok neyin mutsuz ettiğini sorduk. İşte soldan sağa cevaplar:

-- Okul çok eğlenceli bence. Ama annem tabletle oynamama ve televizyon izlememe izin vermiyor. Ben daha çocuğum. 

-- Beni mutsuz eden şeylerden biri, her istediğimi alamamak. Çünkü her şey pahalı. Bazen okul gezilerimiz oluyor, ama çok pahalı olduğu için o gezilere gidemiyorum. Buna da üzülüyorum. 

-- Fakirler aşağılanıyor. Bazıları çok zengin, bazıları çok fakir. Sanki ortası yokmuş gibi. Çok fazla gelecek kaygısı yaşıyorum. Gelecekte kıyafetlerime karışılmasından korkuyorum.

-- Çok fazla ödev beni çok yoruyor. Bazı akşamlar çok yoruluyorum. Özellikle hafta sonu ödevleriminin çok olduğu zamanlarda çok sıkılıyorum.

-- Hayvanlara eziyet ediliyor, ağaçlar kesiliyor, bunlar beni korkutuyor. Biz büyüyeceğiz ve her yer beton mu olacak? 

-- Mutluyum. Daha küçüğüm ve okulu seviyorum.Bazı kişiler birbirine kötü sözler söylüyor. Bunları duymak istemiyorum. Dalga geçilmesine de kızıyorum. Bazı arkadaşlarım tahtaya kalkıp doğru cevap veremezse diğerleri gülüyor bazen, onlara da çok üzülüyorum.

Veli Nuray Karaahmetoğlu: Kızım lise bire gidiyor. TEOG süreci de çok yıpratıcıydı. Ağlama krizlerine bile girdi. Lisede kurtulacağını sandı, ama umduğu gibi olmadı. Düşük not aldığı zamanlarda bunalıyor, üzülüyor, mutsuz oluyor. Madden ona her şeyi sunamıyoruz. İlk kez cep telefonunu geçen yıl aldık.

Veli Serpil Deniz: Benim oğlum sosyal konulardan çok etkileniyor. Geleceği konusunda endişeleniyor. Bizim lisede, üniversitede düşündüğümüz şeyleri o şimdiden düşünüyor. Siyaseten ülkenin geleceği ile ilgili korkuları ve kaygıları olabiliyor. Eğitim sistemi veya sınavlarla ilgili en ufak değişiklik onda mutsuzluklar yaratabiliyor.

OECD’NİN PISA RAPORUNDA DÜNYA VE TÜRK ÖĞRENCİLERİ HAKKINDA ERİŞİLEN BULGULAR (15 YAŞ)

ÖĞRENCİLERİN İYİ HİSSETMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELLER

Diğerleri benimle eğleniyorlar %11
Hakkımdaki kötü söylentiler %8
Dışlanma %7
Kaba kuvvet %4
Hırsızlık ve aşırma %4
Diğer çocukların tehditleri %4

Ayda en az birkaç kez zorbalığa maruz kaldığını söyleyen öğrenci sayısı %19

Ayda en az birkaç kez öğretmeni tarafından haksızlığa maruz bırakıldığını düşünen öğrenci sayısı %20

ÖĞRENCİLERİN OKUL SONRASI NE YAPTIKLARININ DAĞILIMI

Psikiyatr Prof. Dr. Yankı Yazgan OECD raporunu değerlendiriyor: Çocuklarımızın yarısı hayatından memnun değil

PISA değerlendirmelerine öğrencinin sosyal ve duygusal gelişimine ilişkin soruların eklenmiş olması, okulun sadece akademik değil duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimdeki rolünün artan önemini yansıtıyor.

Her anket sonucu gibi bu sonuçları ihtiyatla yorumlamak, çok net olan bulguları görmezden gelmeden yeni yaklaşımlar geliştirmek gerekiyor. Duygusal gelişim sorularına yanıt veren 53 ülke arasında ülkemiz öğrencileri ‘en memnuniyetsiz’. Türkiye’den katılan öğrencilerin neredeyse yarısı (yüzde 48) ‘hayatından tatmin olmuyor, memnun değil’.

Çin, Kore gibi ayıklamacı sınavlar yapan ülkelerin öğrencileri de ülkemizdekilere yakın oranda memnuniyetsiz. Bizim öğrencilerimizin iki özelliği daha var... Birincisi; kaygı ve stres düzeyi en yüksek olan birkaç ülkeden biri olmamız: “İyi hazırlansam bile kendimi bir türlü hazır hissedemiyorum...” İkincisiyse; rekabetçiliği en yüksek birkaç ülkeden birisi olmamız: “Sınıfın en iyilerinden birisi olmalıyım...”Ama bu özellikleri taşıyan birçok başka ülke öğrencisinden farklı olarak, bizimkilerin başarı oranları da oldukça düşük. Çünkü sınıfın en iyilerinden biri olmaları gerektiğini düşünen, başarıyı başkasına göre tanımlayan yüksek rekabetçiler yoğun kaygı ve stres içindeler. Başarmak ve iyi yapmak için değil kazanmak ve mükemmel olmak için çabaladıkça başarıları dibe vuruyor. Yale Center for Emotional Intelligence (Duygusal Zekâ Merkezi) ve YDY Araştırma işbirliğiyle 2017’de 1253 eğitim lideriyle bir araştırma gerçekleştirdik: Sosyal ve duygusal gelişimle başarı arasında gayet net bir bağlantı var. Eğitim liderleri, okul çapında uygulanacak programlara ve gençlerin kolayca erişebileceği yenilikçi eğitim kaynaklarına olan ihtiyacı işaret ediyor.

İLK KEZ YAYIMLANAN ‘TÜRKİYE ÇOCUK RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI’ HARİTAMIZ (8-12 YAŞ)

Her 100 çocuktan 15’inde bir psikiyatrik bozukluk var. Bu, dünya geneliyle uyumlu bir bulgu. ‘Dikkat eksikliği/hiperaktivite’ bozukluğu için bu oran yüzde 11.7, ‘kaygı bozuklukları’ için yüzde 3.3, ‘majör depresyon’ içinse yüzde 1.4... 

HİPERAKTİVİTE SIKLIĞI: En hareketli (hiperaktif) çocuklar Edirne ve Trabzon’da. Bölge bazındaysa en fazla Akdeniz ve Karadeniz’de. Karadeniz Bölgesi’nde daha fazla ‘anksiyete’ ve ‘majör depresyon’ görülmesinin nedeni tam olarak anlaşılamamakla birlikte iklim koşullarıyla ilgili olabileceği düşünülüyor. 

DEPRESYON SIKLIĞI: Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en az ortalamalayla karşılaşıyoruz. Zaten tüm psikiyatrik bozukluklar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha düşük. Bu durumu, terör ve ekonomik sorunlar gibi hiyerarşik olarak önde olan sorunların bulunduğu ortamlarda çocuklardaki psikiyatrik sorunların daha az dikkat çektiği olarak yorumluyoruz. 

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan tarafından yürütülen bu araştırma, ülkemizin yedi coğrafik bölgesini temsilen, 29 ilde; ilkokul 2, 3 ve 4’üncü sınıf çocukları, anne-babaları ve öğretmenleriyle görüşülerek yapıldı. Toplam 5 bin 882 çocukla ikişer saat görüşüldü. 

Hürriyet