Gündem

Ümit Yenişehirli yazdı: Bürokrat lojmanlarından TOKİ’ye

Ümit Yenişehirli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 500 bin konut projesini değerlendirdi; geçmişteki yetersiz konut politikalarını ele alan bir yazı yazdı.

Abone Ol

Türkiye, tarihinin en büyük konut seferberliğini başlatıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milyonların merakla beklediği 500 bin sosyal konut projesinin detaylarını açıkladı. Projeye göre, ev sahibi olmak için toplam fiyat 3 milyon lirayı geçmeyecek ve aylık taksitler 6.750 TL’den başlayacak. Ayrıca, yüksek kiralara karşı “kiralık konut” modeli de ilk kez hayata geçirilecek. Bu kampanya, AK Parti iktidarlarının konuta erişimi kolaylaştırma ve tabana yayma politikalarının yeni bir boyutu olarak değerlendiriliyor.

Geçmişe bakıldığında, Türkiye’de devletin konut politikaları sadece bürokrat ve memurlara yönelikti. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren devlet, geniş halk kitleleri yerine tek parti iktidarının üst düzey bürokratik kadrosunun ve memurların konut ihtiyaçlarına öncelik verdi. Ankara’nın başkent ilan edilmesiyle başlayan imar çalışmaları, merkezi bürokrasiyi kurma hedefiyle, özellikle resmi binalar ve çalışanlarına konut inşa etmeye odaklanmıştı. Örneğin, 1925 yılında Ankara’da 4 milyon metrekare arazi istimlak edilmiş ve memur konutlarının sayısı şehirdeki diğer konutlara göre çok daha hızlı artmıştı.

1926 yılında kurulan Emlak ve Eytam Bankası, halka destek vermek yerine kaynaklarının büyük kısmını Ankara’ya yönlendirerek, özellikle devlet memurlarına uygun koşullarda konut kredisi sağladı. CHP iktidarı döneminde kamunun konut anlayışı, lojman ve kooperatif apartmanları aracılığıyla memurları ev sahibi yapmakla sınırlıydı. Memurlar, aylıklarından kesilen ek ödemeler ve kooperatif sistemleriyle düşük maliyetli konut sahibi olabiliyordu.

27 Mayıs 1960 darbesi sırasında ise, halktan toplanan alyans ve mücevherler ile askeri lojmanlar inşa edildi. Bu süreç, kayıt ve makbuz eksiklikleri nedeniyle tartışmalara yol açtı. Öte yandan, dar gelirli kesim ve işçiler için herhangi bir konut desteği sağlanmadığından, plansız yapılaşma ve gecekondu sorunu ortaya çıktı.

1950’lerden 1980’lere kadar konut politikaları, devletin ekonomik denge ve planlama eksikliği nedeniyle, çoğunlukla müteahhitler aracılığıyla ve Hazine arazilerinde gelişti. Bireyler, yasal olmayan biçimde sahip oldukları arazileri sonradan imar aflarıyla meşrulaştırdı. Bu süreç, gecekondulaşmanın hızla yayılmasına ve günümüzde de etkilerini sürdüren plansız şehirleşmeye zemin hazırladı.

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }