Müzeyyen Senar (1918 Bursa – 2015 İzmir)



Müzeyyen Senar için, ‘Cumhuriyet Kadını’ benzetmesini yapmamız yanlış olmaz. Cumhuriyetle beraber özgürlüğüne ve eşitliğe kavuşan kadınlar içinde, cumhuriyet sonrasında başarıya ulaşan en büyük örneklerden biridir.

Hakkı Kıvanç (1931 Adana – 2015 İstanbul)




1955 yılında ‘Kızımla Beraber Ağladık’ filminde figüran oyuncu olarak başladığı oyunculuk hayatında, sayısız filmde yardımcı oyuncu olarak rol adlı. Yeşilçam’ın unutulmaz yüzü; kimi zaman kabadayı, kimi zaman polis, kimi zaman kahveci, kimi zaman ise mafya adamı olarak karşımıza çıktı. Hakkı Kıvanç, Yeşilçam’ın simge yüzlerinden biri olmayı başaran, nadir oyunculardandı.

Zeki Alasya (1943 – 2015 İstanbul)



Aslen Kıbrıslı olan usta oyuncu, 1959 yılında tiyatro oyunculuğu ile başladığı sanat yaşamında, film sektörüne girmesi ile beraber Metin Akpınar ile müthiş bir ikili uyum yakaladı.1998 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ ünvanını alan Zeki Alasya, son dönemlerinde daha çok dizilerde rol alsa da, son sinema filmi olarak ‘Aşk Geliyorum Demez’ filminde rol aldı. Yeşilçam’ın gülen ve güldüren efsane yüzlerinden biri olan Zeki Alasya, sanat yaşamına sayısız başarıyı sığdırmayı başardı.

Kayahan (1949 İzmir – 2015 İstanbul)



Unutulmaz şarkıların sahibi Kayahan’ı da, yine 2015 yılında kaybettik. Müzik dünyasının usta ve üretken ismi Kayahan, müzik hayatı boyunca, ne çok unutlmaz şarkı bıraktı arkasında.

Erol Büyükburç (1936 Adana – 2015 İstanbul)



‘Yerli Elvis’ lakabı ile anılan Erol Büyük Burç, ‘Little Lucy’ adlı bestesini plak yaparak başladığı müzik hayatında, hem kendi tarzı, hem de kendine özel yapısı ile her zaman fark yaratmayı başardı. Uzun yıllar ‘Efsane Orkestrası’ ile çalışan sanatçının, ‘Balkan Festivali’nde ‘En İyi Şarkıcı’ ödülü de bulunuyordu.Dolu dolu geçen sanat hayatının ardında, ‘20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45'lik, 200'e yakın ödül, 1800 civarında beste’ bırakırken, 30'a yakın filmde de rol aldı.

Ayla Arslancan (1936 – 2015 İstanbul)



Yeşilçam’ın emektarlarından biri olan Ayla Arslancan, 1961 yılında başladığı tiyatro oyunculuğuna, ilerleyen yıllarda film oyunculuğuyla da devam etti. ‘Züğürt Ağa’, ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ ve ‘Selamsız Bandosu,’ gibi yapıtlarda rol alan oyuncu, Yeşilçam’ın, ‘işin hakkını veren’ emektarlarından biriydi.

Sümer Tilmaç (1948 Malatya – 2015 İstanbul)

Münir Özkul ve Gazanfer Özcan gibi usta isimlerin öğrencisi olarak yetişen oyuncu, Yeşilçam gurubundan gelip, günümüz sinema dünyasında da tutulmayı başaran nadir oyunculardandı.



Süleyman Demirel (1924 Isparta – 2015 Ankara)



Bir dönemin siyasal simgesi olan Demirel, gün geldi söylemleri, gün geldi sadece şapkasıyla bile gündem yaratmayı başaran bir isim oldu. Siyasi kararları ile bir çok kez ağır eleştirilere maruz kalsa da, doğumu, çocukluğu, gençliği, eğitim yılları, evliliği ve siyasal yaşamı ile Türkiye’nin en büyük kişisel başarı hikayelerinden birine imza attı.Bir köy çocuğu olarak çıktığı yolculuğunu, siyasi kariyer olarak zirve denilebilinecek bir noktada, Cumhurbaşkanlığı’nda noktalamayı başardı.

Levent Kırca (1948 Samsun – 2015 İstanbul)



Gerek kişisel, gerekse de sanat yaşamı ile örnek alınmayı başarabilen Levent Kırca, sanat hayatına sığdırdığı onca başarı bir yana, unutulmaz projelere imza atarak Türk halkının gönlünde taht kurmayı başarmış nadir sanatçılardandı.Toplumsal sorunlara olan duyarlılığı ile bir çok tiyatro oyununda ve TV projelerinde halkla bütünleşen sanatçı, kendi dalında bir ikon oldu dersek abartmış olmayız. 1998 yılında aldığı ‘Devlet Sanatçısı’ ödülü, siyasal düşünceleri nedeni ile 2015 yılında geri alınsa da, ölümü ardından halk tarafından yayınlanan mesajlarla, ‘halk sanatçısı’ ünvanı ile hayata veda etti diyebiliriz.

Yaşar Kemal (1923 Osmaniye /Adana – 2015 İstanbul)



‘Düzde kuşatılmaz, darda sıkıştırılmaz. Öldü zannedilen İnce Memed; Bir koyaktan, bir vadiden, karlı dağ başlarından karpuz kokularıyla gelir. Onda binlerce köylünün, zulüm gören insanların umudu ve gücü vardır. Bir şey yapmadan, sonuç almadan duramaz’‘Sadece bir Çukurova değil, bir dünya hayali, idealidir İnce Memed. O vahşi atına biner Memed, varır gelir zulmün kapısına. Üç el ateş eder. Kurşunların rüzgârıyla odadaki (gazlı) lamba söner. Döner, Ova’yı geceyle geçer. Dağların tepesinde turuncu bir ışık hep olur. Çakırdikenliğini yakar ahali, turuncuya keser Ova, şenlik olur’. ‘Hakikatte bir isyan halidir İnce Memed. Sonsuz bir umut olur. Pir Sultan, Köroğlu, Dadaloğlu’dur o, ölmez, ölemez; Hep olur, hep var olur İnce Memed’.