Güney Kore Bilim ve Gelecek Planlama Bakanlığı, üstün yetenekli iş gücü sağlamak amacıyla ilkokuldan itibaren yazılım derslerinin zorunlu kılacaklarını açıkladı. Açıklamada, ilkokulların 2017, liselerin 2018'den itibaren kademeli olarak yazılım eğitimine başlayacakları bildirildi. Türkiye'de ise anne babalar bağımlılık yaptığı gerekçesiyle özellikle ilkokul düzeyindeki çocuklarını bilgisayardan uzak tutmaya çalışıyor. Uzmanlara sorduk: Erken yaşta yazılım eğitimi, çocukta bağımlılık yapar mı? Güney Kore'mi, Türkler mi doğru yapıyor? 

'Bilgisayar bağımlılığı abartılıyor'
İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Mustafa Akgül:
Tüm dünyada okul öncesi bile bilgisayarda program yazmayı öğretme uygulaması başlatıldı. Çocuklara ilkokuldan itibaren bilgisayarı daha etkin kullanmayı ve bilgisayarın mantığını öğrenmesi yönde bir eğilim veriyorlar. Ancak Türkiye'de malesef bu henüz bir devlet politikası değil. Devletin bilim ve bilişime önem vermesi gerekir. Bilgisayarı, çocukları baştan savmak için bir araç olarak kullanmak yanlış bir şey. Bilgisayar bağımlılığı var ama abartılıyor. Çocuğun önüne oyuncak diye sunulmaması gerekiyor."

'Bilgisayardan uzak tutmak yanlış'
İnternet Gelişim Kurulu Başkanı Serhat Özeren:
Yazılım veya bilgisayar ürünleri, mobil haberleşme, akıllı telefon gibi ürünleri teknolojik ürünler olarak ortaya koymak istiyorum. Bunların bağımlılık yapmasından korkarak uzak durulmasını sağlamak, böyle bir algı oluşmasını sağlamak son derece yanlış olur. Eğer bilgi toplumu olmak istiyorsak, bilgisayar okur-yazarlığının artmasını istiyorsak, çocuklarımıza teknolojiyi çok daha erken yaşlarda ulaştırmak zorundayız. Bu konuda Güney Kore'nin yaptığını son derece doğru buluyorum. Çocuklarla birlikte öğretmenlerin de eğitilmesi gerekiyor. Bu bir zincir, bu bir sistem. Okulda ne kadar öğretmeye çalışsanız da aileler evlerde çocukları bilgisayardan uzak tutmaya çalışırsa bir işe yaramaz. Teknolojiyi, bilgisayarı bilinçli kullanılma yollarını öğretmemiz gerekiyor.

'Korku yerine bilinç yaratmalıyız'
İntervizyon Şirketi Genel Müdürü Füsun Nebil:
Dünya artık yazılım üzerinde dönüyor. Bu nedenle eğitim sistemimizin değiştirilmesi ve çocukların en yetenekli olduğu çağlardan itibaren yazılımı öğrenmesi çok önemli. Türkiye'yi 2023'lere bu sektör taşıyacak. Bağımlılık yapar korkusu her dönemde her yeni teknoloji için söylendi. Televizyon çıktığında bile bağımlılıktan bahsedilmişti ama bugün televizyon bağımlılığından söz edilmiyor bile. Bağımlılık korkusu yaratacağımıza bilinç yaratırsak ülkeyi daha ileri seviyeye taşımış olacağız. Bağımlılık gibi korkularla vakit kaybedersek, bugün bizden ileri olan Güney Kore yarın yine bizden ileride olacak ve biz çok geride kalacağız.

'İnternet bağımlılığı, pskiyatrik bir gerçek'
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Onur Kurulu Üyesi Dr. Şeref Özer :
Öncelikle bilgisayar yazılımını erken yaşta öğrenmek aslında güzel bir şey. Burada bir sorun yok. Bunun yanı sıra artık bilgisayar bağımlılığından değil internet bağımlılığından söz ediyoruz. Ve internet bağımlılığı da psikiyatriye geçmiş bir kavram. Ama bu, 'yazılımı çok iyi öğrenenler internete bağımlı olacak' demek anlamına gelmiyor. Bizim çocuklarımıza seçenek sunabilmemiz lazım. İnternet çok kolay geliyor. Orada her türlü eğlence var, spor var, oyun var, bilgi var. Bu nedenle de çocuklar için kolaycılık oluyor. Sadece çocuklar için değil yetişkinler için de bağımlılık söz konusu. Tek İnternette geçirilen sürenin abartılması ve internette süre geçirmek için kendini alıkoymaktır internet bağımlılığı."

'Türkiye'de halen okula gidemeyen çocuklar var'
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar:
Güney Kore'nin kararı ülkelerinin geleceğe yönelik geliştirdiği politikalar ile ilişkilidir. TÜİK 2013 İstatistiklerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 29.7'sini çocuk nüfus oluşturmaktadır. Bu nedenle çocuk ve gençlerin eğitimlerine ilişkin politika geliştirmek ülkemizin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Bilgisayar yazılımı bir dildir, dolayısıyla yazılım dersinin zorunlu olarak müfredata yerleştirilmesi, yeni bir dilin öğrenilmesi anlamına gelebilir. Öğrenciler elbette seçmeli ders olarak bu nevi bir dersi alabilirler ancak bizim ülkemizde halen anadilini akıcı biçimde okuma ve yazma konusunda zorlanan çocuk, genç ve yetişkinler bulunmaktadır. Ülkemizde, özellikle kız çocuklarının okullulaşma oranının düşük olduğu bilinmekte, bunun temel nedeninin ise sosyo-kültürel ve ailevi nedenler olduğu bildirilmektedir.