İşte röportajdan satır başları..

1-Türkiye Spor Zirvesi Düzenleme Kurulu Başkanı Sayın Hakan Nergis ile birlikteyiz. Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Balıkesir Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği bölümü mezunuyum. Bölümümü birinci, okulumu da ikinci bitirdim. Akabinde İstanbul Gelişim Üniversite’sinde “Hareket ve Antrenman Bilimi” alanında yüksek lisansımı tamamladım. Şu anda da doktoraya hazırlanmaktayım. Güreş, Atletizm, Bocce ve Futbol branşlarında lisanslı sporculuk yaptım. Aynı zamanda Fitness, Yüzme, Bocce, Badminton branşlarında da antrenörlük belgelerine sahibim. İlerleyen süreçte de Hakan Nergis Akademi’yi kurarak spor kulüplerine, spor federasyonlarına, iş adamlarına yani hem sporun içinde olan ve hem de olmayan kurumlara danışmanlık, koçluk yapmaktayım. Hakan Nergis Akademi olarak alt yapı modelleri ve sistemleri oluşturmakta ve sportif performans, sporda ölçme ve değerlendirme, sporcu sağlığına yönelik çalışmaları da yapmaktayız. Geçtiğimiz aylarda da “Hayat Laftan Anlamaz” adlı kişisel gelişim kitabımı çıkardım ve şu anda da ikinci kitabımı yazmaktayım. Bunların yanı sıra Türkiye Spor Zirvesi’ni düzenliyorum.

2- Türkiye Spor Zirvesi fikri nereden ortaya çıktı ve hangi amaçlar doğrultusunda bu zirveyi yapmayı planladınız?

Türkiye Spor Zirvesi’nin en büyük özelliği Spor Bilimleri Fakültesi öğrencileri ve mezunları tarafından düzenlenmesidir. Spor Bilimleri Fakültesi öğrenci ve mezunlarının spor organizasyonları kısmında daha hareketli olmasını gerektiğini, ülke istihdamına daha fazla katkı sağlaması gerektiğini ve bu zeminin kendilerinin oluşturmasını gerektiğini düşünerek bu yola çıktık. Amaçlarımızın temelinde ülke sporunu geliştirmek var. Her yıl sonuç raporu yayınlıyoruz. Sporun geleceğinin belirleyen insanlara da katkı sağlamak istiyoruz. Her sene farklı konuları inceleyerek ülke genelinde ele alınmayan konulara da yer veriyoruz. Aslında tek bir amacımız yok, birçok amacımız var ama tek başlık altında toplayacak olursak bu ülke gençlerine ve sporuna katkı sunan kurum ve kuruluşlara destek olmak ve işlerini kolaylaştırmayı amaçlayan bir spor organizasyonudur.

3-Geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediğiniz Türkiye Spor Zirvesi’ni nasıl değerlendirirsiniz? Amaçlarınıza ulaşabildiniz mi ve katılımcılardan nasıl geri dönüşler aldınız?

Geçtiğimiz yıl 429 kişi katıldı. Bu 429 kişinin hepsi de spora ilgi duyan insanlardı. Bizim için de önemli olan kısım buydu. Biz daha fazla insana ulaşmayı isterdik. Bu yıl bu rakamı 800’e çıkarmayı hedefliyoruz. Geçen yıl bize gelen tepkiler, insanların söylemleri ve basının ilgisi gayet güzel ve hoştu. Biz her sene organizasyonu geliştirmek istiyoruz. Mesela 2018 raporu yayınladık. Bu rapor dikkate alındı ve çeşitli kurumlar ve kişiler tarafından kullanıldı. Bu bizim için önemli bir unsur. Yani geçen seneki etki %70 dersek bu sene %85’in üzerine çıkmayı hedefliyoruz. Sporun içinde olan her insana dokunduk ve temel olarak hedefimize ulaştık.

4-Bu yıl ikincisini düzenleyeceğiniz Türkiye Spor Zirvesi’nde katılımcıları ne gibi yenilikler bekliyor ve siz ekip olarak bu yıl neler bekliyorsunuz?

Geçen sene olduğu gibi bu sene de Gençlik ve Spor Komisyonu’muz olacak ve bu sene yenilik olarak Üniversiteler Spor Komisyonu kurduk. Bir diğer yeniliğimiz ise ödül töreni olacak. Konu başlıklarımız ve konuşmacılarımızın tekrar etmemesine dikkat ediyoruz. Bu doğrultuda Motor Sporları, Kadın ve Spor, Spor Pazarlaması ve Spor Kültürünün Üniversiteler ile Etkileşimi gibi konu başlıkları belirledik. Yeniliklerimizden bir kaçı bunlar diyebilirim.

5- Türkiye Spor Zirvesi’ne kimler katılabilir? Katılımcılar ücret ödüyor mu ve katılmak için neler yapmalılar?

Türkiye Spor Zirvesi geçen yıl ücretsizdi, bu yıl da ücretsiz olacak. Sporun içerisinde yer alan spor yöneticileri, antrenörler, kondisyonerler, spor markaları, üniversite öğrencileri, spor izleyicileri, taraftarlar, spora ilgi duyan herkes katılabilir. Yani sporun bütün paydaşları bu organizasyonda yer alabilir. Katılmak isteyenlerin internet üzerinden kayıt formumuzu doldurmaları yeterli olacaktır.

6-Genç bir spor bilimleri uzmanı olmanıza rağmen ülke tarihinde bir ilk olan Türkiye Spor Zirvesi’ni gerçekleştirirken hiç endişeleriniz oldu mu ve zorlukları nasıl aştınız? Spor camiasından beklentiniz var mı?

Elbette ki endişelerim oldu. Her insan yapacağı bir iş öncesinde kaygı yaşar. Bu kaygı ve endişeleri hızlı bir şekilde atlatıp, gözümüzü karartıp, cesaretli bir şekilde riskimizi alıp girdik ve alnımızın akıyla çıktık. İnsanların söz verip sözlerini tutmaması bizleri en çok yoran unsur oldu. Türkiye’de spor sponsorluğunun ahbap-çavuş ilişkisi içerisinde yürüdüğünü görmekte bizi üzdü. Firmalar organizasyonun kendisine fayda sağlayacağını bile bile sponsor olmazken bir telefonla çok alakasız bir organizasyona sponsor olabiliyor. Biliyorsunuz spor sponsorluğu dünyada gelişen ve sürekli beslenen ortamı oluşturuyor. Yani demek istediğim şu; artık bir peynir markası stadyumlarda ve formalarda da yer alabiliyor. Küresel ölçekte dünyanın üçüncü sırasında olan spor ekonomisini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum.