Gülşen Şener - Annelikte Çok Başarılıyım

Gülşen Şener ile Göktürk Sandal Balık’ta bir araya geldik. Güzelliğinden, anneliğinden, Ertem Şener ile evliliğini konuşup çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Ertem Şener’le tanışmadan önce futbola ilginiz var mıydı? Spor spikeri ve futbolu bu kadar seven biriyle evleneceğinizi tahmin eder miydiniz?
Spora zaten ilgim vardı küçüklüğümden beri babamla oturup Beşiktaş'ın maçlarını izlerdik. Ben evlenmeden öncede Beşiktaşlıydım. Babamla oturup maçları seyrederdik yorum yapardık. Sonrasında tabi ki Ertem Bey’in karşıma çıkmasıyla futbola olan ilgim daha da arttı. Artık işin içerisinde direk bulunmaya başladım. Seven yönüm daha da ön plana çıktı. İki dede Beşiktaşlı, ben eşim ve çocuklarım hepsi Beşiktaşlı anlayacağınız büyük bir Beşiktaş ailesiyiz.

Ertem Şener’le tanışmanız oldu? Evlilik teklifini nasıl aldınız?
Aslında bizim Ertem Bey’le iki tanışma aşamamız var. Birincisi Ertemin beni uçakta görmesi, devamında İspanya’da tekrar denk gelmemiz bu serüvenin başlamasına neden oldu. Biraz daha detaya girecek olursam, ben daha önce kabin memuruydum. Aynı uçakta Ertem Galatasaray- Real Sociedad maçını anlatmaya gidiyordu ve biz o maç vasıtasıyla tanıştık. Aynı uçakta ki kabin amiri Ertem in ilkokul arkadaşıydı. Arkadaşının yönlendirmesiyle İspanya'da bir akşam yemeğinde aynı ortamda bulunduk. Tanıştıktan beş dakika sonra evlenme teklifi aldım. ‘Merhaba Gülşen’, ‘merhaba Ertem’, ‘benimle evlenir misin?’ gibi bir şey oldu(gülerler). Ben tabi şaşkınlıktan cevap veremedim. Ülkemize dönelim ve birbirimizi tanıyalım dedim. Tabii İspanya'dan Türkiye'ye dönüş yolculuğu için uçağa binen sevgili ertem bey evliliğe dair tüm planlarını ispanyada yaptığı için daha cevabımı beklemeden, O zaman Galatasaray'ın teknik direktörü olan Fatih Terim'den dönüş yolculuğunda nişan yüzüklerinden, nikah yüzüklerimizin takmasına kadar sözünü almıştı bile… İstanbul’a geldik her şey güzel gidiyordu, baktım ki evlilik teklifleri devam ediyor, Dokuz ay kadar süre içerisinde nişanlandık ve evlendik. Rüya gibi bir şehirde San Sebastian’ın o romantik okyanus kenarında başlayan bu güzel ilişki, her gün şükrederek uyandığım bir birliktelik olarak devam ediyor.

Çok güzel bir kadınsınız bunun için özel bir şeyler yapıyor musunuz? Doğal bitkisel karışımların güzelliğe bir etkisi olduğuna inanıyor musunuz?
Cildime çok iyi bakıyorum. Düzenli olarak cilt bakımı yaptırıyorum. Yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Evet, özel yağlar kullanıyorum. Bu aralar Hindistan cevizi yağını, Avokado yağını ve meyvesini çok fazla tüketiyorum. Buna benzer bir sürü özel yağları ve vitaminlerine inandığım yiyeceklerle özel karışımlar hazırlıyorum. Evdeki bir meyveyi doğradığım zaman alıp hemen yüzüme sürerim, Onların vitaminini yüzümde hissetmek hoşuma gidiyor. Açıkçası kozmetiğe pek inanmıyorum. Evet, kullanıyor muyum kullanıyorum ama kozmetik ürünlerdense doğal ürünleri kullanmayı Tercih ediyorum. Yazın mutlaka koruyucu kullanıyorum. 60 faktör 70 faktör bol bol kullanıyorum. Özellikle yüzüme sürüyorum ki güneş ışınları artık çok zararlı.


Eşiniz çok çalışıyor ve çok yoğun, bu durum sizi nasıl etkiliyor?
Tabii haftanın beş günü yayını olan biri, çocuklar rol modeli olarak daha çok beni görüyorlar. Tabi bende her eksiği, babanın olamadığı her ortamda tamamlamaya çalışıyorum. Evde ki toparlayıcı kişi ben oluyorum. Üç tane ayrı çocuk ve üç ayrı yaş grubu ve üçünün de beklentileri, istekleri haliyle farklı oluyor. Üçüne aynı anda farklı dönemlerde vakit ayırmak kolay olmuyor. Aynı anda hepsinin ihtiyaçlarına cevap vermek kolay değil. Babamızın olması tabi beni daha desteklerdi bu durumda ama onunda yapması gereken işleri, görevleri yoğunluğu var artık birbirimizin o açığını kapatıp destekliyoruz evde bir sistem oluştu. O sistemle beraber yürütüyoruz hayatımızı. Babamız bulduğu zamanlarda en güzel en kaliteli şekilde zaman geçirip bu açığı kapatmaya çalışıyor.


Beyazay Derneği ve Kansersiz Yaşam Derneğinde katkılarınız var. Dernekleri ve projelerini biraz anlatabilir misiniz?
Şöyle, biz Arsenal futbol okulu olarak projelerde bulunuyoruz her iki dernekle de bu anlamda çalışmalarımız projelerimiz oldu, elimizden geldiğince yapabildiğimiz kadar sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz. Ertem bey ve ben herhangi bir sağlık problemi olduğunda bunlara sosyal medyamızdan destek vermeye çalışıyor, fırsat buldukça ihtiyacı olan insanlarla bir araya gelip manevi destekte olmaya çalışıyoruz. Özellikle bizim gibi camiada bulunan herkesin iletişimde bulunarak destek olması ve birçok kitleye ulaşmasında yardımcı olmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.



İki oğlunuz ve bir kızınız var. Sosyal medyada onlarla ilgili çok güzel şeyler yazıyorsunuz. Çocuklarınızla aranızdaki bağı, annelik duygusunu biraz anlatabilir misiniz?
Açıkçası annelik duygusu tamamen çocuklarımı doğurduktan sonra açığa çıktı. Hiçbir zaman ben şöyle bir anne olurum, bunları da yaparım gibi bir hayalim yoktu. Hepsini birinci çocuğum Ömer Erim doğduktan sonra keşfetmeye başladım. Nasıl yaparsam daha iyi olur, acaba nasıl yaparsam o daha iyi beslenir? Ne yaparsam daha mutlu olur? Onu nereye götürürsek eğitim öğrenimi açısından etkili olur ben böyle keşfederek daha iyisini aramaya başladım. Tabi ikinci ve üçüncü çocuklarla artık öğrendiğim her şeyi daha da pekiştirmeye başladım. Bu bağda bu duygularımı geliştirdikçe hep özveride bulundukça ve onlarında sevgisiyle bambaşka bir boyuta geldi. Artık anneliğim her şeyin üstünde diyebilirim. Belki de bu dünyada en başarılı olduğum şey anneliğimdir diyebilirim bu konuda mütevazi olamayacağım, Onlarla yaptığım her şey daha mutluluk veriyor ve onların güvenli bir ortamda büyümesi sağlıklı bir ortamda büyümesi en ön planda olan durum benim için.


Oğullarınızın futbolcu olmasını ya da babaları gibi spor spikeri olmasını ister miydiniz?
Açıkçası, şu anda bir öngörüm yok. Bu işi yapmasınlar bu işi yapsınlar. İçlerinden ne geliyorsa ne istiyorlarsa onu yapsınlar. Ama tabi ki ilk önce çok iyi bir eğitim alsınlar. Yabancı dilleri birden fazla olsun, her dalda kendilerini geliştirsinler. Sonrasında da zaten zaman ne getirirse onu yaşayacağız. Bir şekilde şekillenecek. Yani bir sene önce büyük oğlum mimar olmak istiyordu şimdi bir youtuber olmak sevdasına girdi. Arada bir ‘acaba bende babam gibi mi olsam’ diyor çünkü bir model var baba ekrana çıkıyor, güzel bir model özeniyor. Yani her an değişebiliyor ve dört beş sene sonra, on sene sonra bambaşka bir yere gelecek hedefleri ve bizde bunları oturup seyredeceğiz. Tabi ki doğru yerde ve doğru bir yönlendirmeyle onları buluşturursak. Onlarda bizi dinleyeceklerdir ve öngörülerimize kulak asacaklardır. Güzel noktalara geleceklerine inanıyorum. Önce sağlıkları huzurları olsun geriye kalan her şey zamanla olur.


Hem iş kadını hem anne hem de ünlü bir spor spikerinin eşi olmak nasıl bir durum, sizi zorluyor mu yoksa memnun musunuz bu durumdan?
İş hayatına çocuklarım olduktan sonra onlar büyüyene kadar uzun bir ara vermiştim ama artık vakti gelmişti ve geri döndüm. Dört aydır yoğun bir tempoda çalışıyorum çokta özlemişim ama tabii önceliğim iyi bir anne ve eş olmak evde artık oturmuş bir sistemim ve kurallarım var bu nedenle yorucu zor olmuyor çünkü ben olmasamda koyduğum kuralların işlediği bir ev ortamı var, kendime de bir şeyler katabileceğim bir platformda olmak hem beni hem ailemi mutlu ediyor, zevk veriyor. Ünlü bir spor spikerinin eşi olmaya gelince zaten Ertem Bey eve geldiği anda o gömleği çıkarıyor üstünden. Bizim hayatımız hiçbir zaman bu perspektifte geçmedi. Bu bakış açısında değil. Tabi ki televizyoncu bir eşin olmasının verdiği zorluklar var; Saatlerimiz düzenli değil, bizimle ortak geçirebildiği zamanlar kısıtlı ama bizimle olduğu saatler çok anlamlı ve dolu dolu geçiyor. Yani az vakit geçirmemiz haricinde hiçbir zorluğu yok tam tersine kattığı keyifler çok daha fazla. İnsanların dışarıda sokakta verdiği tepkiler ona sevgi dolu sözleri, onunla yaptıkları yorumlar hele ki son zamanlarda bayanların sıklıkla gelmesi ‘seyrediyorum programınızı, aslında şu şöyle olsa daha iyi olur’ deyip yorumlar yapmaları ve eşimle o sevgi dolu göz kontağını kuran insanları görmek çok keyiflendiriyor. İyi ki ünlü bir spor spikerinin ve televizyoncunun eşiyim, çok şanslıyım bence. Çünkü eşim var olabildiği, yanımızda bulunduğu zamanlarda mutlu anlar bırakan pozitif, sevecen muhteşem bir eş ve muhteşem bir aile babası.


Bir internet sitesinde moda yazarlığı yapıyorsunuz. Moda, giyim sizin için nedir, kısaca kadınlar nelere dikkat ederek giyinmeli bahsedebilir misiniz?
Moda ve giyim aslında tabi ki o günün şartlarına o zamanın gereksinimlerine ihtiyaçlarına göre şekillenmiş bir süreçtir Ben geçenlerde bir video paylaştırdım arkadaşlarıma kadın bölümümüzde yaklaşık iki dakikada 1960’lardan bu yıllara kadar gelen modayı anlatıyor, gerçekten çok beğendim. Ve 60’larda ki kıyafetlere baktığımız zaman kadınlar o anı yaşıyor. 70’lere bakınca sanki o ana gidiyorsun. Moda öyle bir şey ki sizi alıp zamana götürüp orada o anı o süreci yaşatan bir olaydır. Şimdi artık insanlar günümüz modasında daha rahatlığı seçiyor. Daha içinde iyi hissedebileceği kıyafetleri tercih ediyor. Şapkalardan, eldivenlerden tamamen yalınlığı sadeliği seçmiş bir dönemden geçiyoruz, abartıdan arınmış daha kişiliğimizi yansıtan, duruşu olan kıyafetleri tercih ediyorlar. Tabi ki insanların vücudunu ve bedenini iyi tanıması lazım. Neyin yakışıp neyin yakışmadığını çok iyi bilmesi lazım. Hangi rengin tenimize iyi olduğunu; mesela ben kırmızıda kendimi çok iyi hissetmiyorum. Kırmızıyı gardırobumda neredeyse hiç bulamazsınız. Oje haricinde kırmızı kullanmam. Kırmızı rujuda ara ara kullanıyorum. İnsanların belli renkleri ve tabuları olduğunu düşünüyorum. Çünkü herkes her kıyafetin içinde her rengin içinde iyi durmayabilir. Teninin uyduğu göz renginin saç renginin uyduğu renkler vardır. Mesela çok kilolu bir kadın beyaz giyinmemeli ya da çok zayıf bir kadın siyah giyinmemeli gibi gibi… Yani tabi ki çok detayları var. Köşe yazılarımda da ara ara yazıyorum dönemin hitleri var. Kadife bence yılını yaşıyor. Kadifenin ihtişamı her zaman başkadır. Ben bu sezon kadifeyi çok sık kullanıyorum bence her kadın gardırobunda bir tane kadife parça bulundurmalı. Bu sene kadife dışında metalik gri de çok moda goldenlar parlak parçalar çok moda. Ama dediğim gibi bunları da mesela sporla birleştirip rahatlığa kaçarak bütünleştirmek daha trend. Modayla ilgilenmek beni çok keyiflendiriyor çevremde ki insanlarında bana danışması benden fikir alması çok hoşuma gidiyor. Moda çok kapsamlı ve tamamen kişiliği oluşturan bir durum.


Spor yapmayı sevdiğinizi biliyoruz. Spor yapmanın hem sağlık açısından hem de giyindiğini yakıştırmak açısından avantajlarını bizimle paylaşır mısınız?
Spor yapmayı çok seviyorum işime gitmeden önce mutlaka spora gidiyorum. Onun haricinde haftanın üç günü grup derslerimiz var. Trainerim çok iyi onunla beraber keyifli oluyor. O da Göktürk’te ES spor Esma hoca, onunda Göktürk’te bir stüdyosu var. Sporun her zaman hayatımızda olması hem benim çocuklara örnek teşkil etmem açısından hem de onların ileride bunu yaşam tarzı olarak görmesinden dolayı çok önemli.


Birazda bu güzel mahallemiz Göktürk’ten bahsedelim. Göktürk’ü nasıl buluyorsunuz? Hastanemiz eksik bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Göktürk farklı bir yer. İstanbul’a çok yakın olupta aslında İstanbul’da değilmişsiniz gibi olan farklı ambiansı olan bir yer. Aynı zamanda da şehrin ortasındaymışız gibi tüm ihtiyaçlarımızın tamamını karşılayabildiğimiz harika bir yer. Burada ki en keyif aldığım şey araba olmadan istediğim her şeye ulaşabiliyor olmam. Bankam, kafem, restaurantım, her şeyim elimin altında. Sokağa çıktığımda isparkçısından kasabına kadar herkesi tanıyorum. Bu durum ayrı bir sıcaklık katıyor kendinizi buraya tamamen ait hissediyorsunuz . Çok kozmopolit değiliz şu anda. Tabi ilerde bu durum değişecek. Keşke değişmese. Şu anda Göktürk haricinde başka bir yerde yaşayabileceğimi düşündüğüm hiçbir yer yok. Tabiatın yeşilliğin ve her şeyin bulunabildiği tek yer. Göktürk’ün tek dezavantajı hastane. Hastanemizin olması çok önemli. 7/24 açık bir hastane özellikle benim gibi çocuklu aileler için çok önemli. Çocuklarımız gece hastalanacak diye ödümüz kopuyor. Tabi bu durum yaşlılar içinde geçerli. Gece hastalanırsam ne yaparım diye düşünmek yaşlılar için çok ürkütücü olmalı. Bu problemin en kısa zamanda çözüleceğine inanıyorum. Çünkü herkesin bu konuyla ilgili tepkisi var. İnşallah en kısa zamanda sonuçlanır ve 7/24 açık bir hastanemiz olur.
Çok fazla özel okul var ama devlet ilkokulundaki sınırlılık, çok az olması yeterli kontenjana sahip olmaması bizi sıkıntıya sokuyor. Burada yaşayan her kesimden insan var. Belli bütçelere hitap eden okulların çok fazla olupta devlet okulunun bu kadar kontenjanla burada bulunması kesinlikle öngörülemez bir durum. Bunu bir an önce yeterli seviyeye ulaştırmak lazım.