1- ZORA GELEMEZLER

Sonuçta bir Yaşar Kemal kitabını ingilizceye çevirmiyorsunuz ya da İstanbul trafiğinde Mecidiyeköy’den Bostancı’ya her gün arabayla geçmeniz gerekmiyor. İnanın evli olup, aynı zamanda bunları yapan insanlar da var. Evlilik zordur diye bir düşünceye kapılmışsınız gidiyor. Yazık!

2- ALTERNATİFİ SEVERLER

Her bayram ilk önce kayınvalideye, ardından Firdevs Hala’ya, sonra Necmi Dayı’ya, daha sonra Feridun Amca’ya, en son olarak da Fikriye Teyze’ye uğrayın. Memlekette ne kadar çok çelik kapı alternatifi var, görün ve etkilenin. Nedir yani?

3- ÇEVRELERİNDEN ÇOK ETKİLENİRLER

Yaşadığımız evlerin duvarlarını hangi malzeme ile yapıyorlar bilmiyoruz ama aslında duyduğunuz o bağırtılar, çağırtılar çok da önemli meseleler için çıkmıyor. Alt tarafı fatura ödenmemiştir ya da çocuğun ödevine yardım etmeyi unutmuşlardır. İnanın bu kadar basit.

4- GÜÇLÜ EMPATİ SAHİBİDİRLER

Çökmüş yanaklar, kırışmış alın, düşünceli gözler ve eğri sırt. Bu insan öğretmen, doktor veya mühendis olabilir. Ya da bu insanı ne öğretmenler, ne doktorlar, ne mühendisler istemiştir. Belki mutludurlar, belki de sadece yorgundurlar. Hemen bir vicdan muhasebesine girmeyin.

5- KINA – NİŞAN – DÜĞÜN

Bazı üçlüler bir araya gelince sonuç çok net olur. Metin – Ali - Feyyaz demek, gol demektir. Hamburger - patates kızartması - kola demek, göbek demektir. Mazhar – Fuat - Özkan demek, güzel müzik demektir. Aynı kına – nişan - düğün demenin eğlenceli bir hayata açılan kapı demek olduğu gibi. Bize güvenin.

6- BASKIYI SEVMEZLER

Sanki her sabah işe gitmek, işten eve dönmek, ay sonunu getirmek, kalabalık şehirde yaşamaya çalışmak, arabaya park yeri bulmak, metrobüste metroda oturacak yer aramak ve kalan kısıtlı zamanda da sevdiklerinle görüşmek baskı değil. Niye evlilik müessesesi problem yaratanmış gibi gösteriliyor ki? En kötü ne olabilir. Düşünün.

kaynak  :   Hürriyet Kelebek