Sinan Meydan, Akl-ı Kemal serisinde Atatürk ve cumhuriyet ile ilgili öylesine önemli bilgiler veriyor ki, bu bilgileri ne okullardaki ders kitaplarında görmemiz ne de ünlü aydınlarımızdan duymamız mümkün!

Ciddi bir araştırma ile belgelere dayanarak yazdığı kitaplarda, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı nasıl tasarladığından, bilim, sanat, kültür, eğitim, teknoloji, sanayi, tarım, modern köyler, demiryolları ve hatta uluslararası ilişkilere kadar her şey var.

Sinan Meydan’ı okudukça, yakalarına rozet taktıktan sonra kendini ‘Atatürkçü’ ilân eden bir kısım ‘siyasi figürlerin’ Atatürk’e ve cumhuriyete ne kadar zarar verdiğini düşünmeden edemiyor insan. Çünkü Atatürk, rozetine ya da fotoğrafına tapılması gereken biri değil. Kuşkusuz kendisi de bunu hiç istemezdi.

O aklın ve bilimin öngördüğü şekilde ilerlemenin en doğru yöntem olduğunu belirtiyordu ki, “Eğer bir gün düşüncelerim bilimle çelişirse bilimi seçin” sözü de bunun en açık göstergesiydi. Fakat okumayı, araştırmayı sevmeyenlerin, başkalarından ısmarlanmış kalıp cümlelerle konuşmaya alışık olduğu günümüzde, Atatürk de her şey gibi bir kalıbın içine sokulmaya çalışılıyor. Fakat tarih bilimi, tüm dayatmalara rağmen buna izin vermiyor.