Anne bebek arasında kurulan bağ, çocuğun gelişiminde anahtardır.'' 


           Banu Vardar

Anne bebek arasındaki bağ ilk günden kurulmaya başlar. Bebek huysuzlanır, ağlar ve anne onu rahatlatmanın yollarını bulur. Anne rahatlatıcı ses tonuyla, bebeği okşar, kucağına alır, sallar, öper, sakinleştirir. Bu küçük insan yavrusuyla olan ilişkiye sıcaklık, şefkat ve güven katar. Bilimsel olarak ifade edersek, bebeğin ileride yetişkin olarak nasıl varolacağını belirleyen, güvenli anne-bebek ilişkisi ilk günden kurulmaya başlar.

Bebek kendini değerli, istenen ve tehlikelerden korunuyor hissettikçe; yüzünü buruşturarak, gülümseyerek, ses, mimik ve vücut hareketleriyle nasıl iletişim kuracağını öğrendikçe çevresiyle etkileşim içine girer. Sağlam, tutarlı ve destekleyici ebeveyn ilişkisi, kendi verdiği tepkiler ve bu etkileşim sayesinde, beyninde sağlıklı gelişim devreleri oluşmaya başlar. Bu durum öğrenme, dil becerileri, sosyal ve duygusal gelişimini etkiler.
Ancak bebeklerin hayatlarındaki ilk bağlanmalar, her zaman böyle mutlu başlangıçlarla olmaz. Ebeveynler ihmalkar, hatta istismar edici olabilirler. “Bebekler ve küçük çocuklar bakımevlerine giden en büyük gruptur” diyor Washington Üniversitesi öğretim görevlilerinden araştırmacı Susan Spieker.



Hatta ebeveynler bebekleri için “doğru” şeyleri yapmaya niyetli olsalar bile yanlış yapabilirler. Anne ve babalar çocuklarını şımartmamak için ağlamalarını görmezden gelebilirler çünkü onlara göre şımarık çocuklar ağlarlar ve isteklerinin yapılmasını beklerler. “Oysa ihtiyaç içindeki bebeğin aldığı mesaj bu değildir” diyor Spieker, “Küçük bir bebeği şımartmak imkansızdır. Küçük bebekler sizi nasıl manipüle edeceklerini, sizin hangi düğmenize basacaklarını veya sırf sizi sinir etmek için kasıtlı olarak bir şey yapmayı bilmezler.”

Şımartmaktan korkan ebeveynler, bebeğin ağlamasına aralıklı olarak cevap verirler. Oysa, bu durum onun davranışını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Spieker şöyle devam ediyor, “tutarsız ebeveynlerin (veya bebek ağladıkça değil de, kendi istedikleri zaman cevap veren ebeveynlerin) bebekleri daha çok çabalayacak, daha yüksek sesle ağlayacak ve olayları daha hızlı en yüksek seviyeye taşıyacaktır. Bu bebekler, ihtiyacının karşılanması için işe yarayan ne ise, doğrudan ona ulaşmaya çalışırlar, en baştan maksimum seviyeye çıkarlar.”

Ağlamayı görmezden gelmenin, dil ve duygusal gelişim açısından sonuçları vardır. Yüksek risk gruplarıyla yoğun çalışmalar yapan, erken yaşta anne olmuş ergenler ve madde bağımlısı annelerle araştırmalar yürüten Spieker şunları ekliyor; “Ağladığında rahatlatılan bebekler, konuşmayı öğrendikçe, ağlamayı konuşmaya dönüştürürler. Ağlaması görmezden gelinen bebeklerin dil gelişimleri gecikebilir.”



Anne-bebek ilişkisi üzerine çalışan uzmanlar, özellikle, bebeklerin beslenme, uyku ve aşırı ağlama problemlerine odaklanmaktadırlar. Bu semptomları, sadece bebeği ele alarak düzeltmek mümkün değil. Sorunu, anne-bebek ilişkisinde neler olduğuna bakarak saptamak gerekiyor. Bebek ruh sağlığıyla ilgili herşey, bu ilişkilerin içinde olup bitmektedir.

Bu alanda uzmanlar, anne-bebek ilişkisini gözlemleyerek destek olmaya çalışmaktadırlar. Bebek yüzünü buruşturup, ağlamaya başladığında neler oluyor? Ne zaman annesine ulaşmaya çalışıyor? Anne, bebeğin bu isteğinin farkında mı? Anne bu durumda ne yapıyor? Amaç ebeveynlerin çocuk yetiştirme konusundaki fikirlerini tekrar bir çerçeveye oturtmak.

Onlarca yıldır anne-bebek arasındaki bağlanmalarla ilgili yapılan çalışmalar sürekli şunu göstermektedir. Bebeğin zihinsel, sosyal ve duygusal olarak gelişimi, ebeveynin ne kadar duyarlı olduğu ve ihtiyaçlara başarılı bir şekilde cevap verebildiği ile doğrudan ilişki içindedir. Bakım veren kişinin düşük duyarlılık seviyesi, özellikle stres içindeyken bebeklerin sakinleştirilememesi, okul çağı döneminde güvensizlik ve saldırgan davranışlarla paralellik göstermektedir. Öte yandan, uzun süreli araştırmalar, saldırgan eğilimlerin sosyal uyum, akademik başarı ve öğretmen ve arkadaşlarla ilişkileri etkilediğini ortaya çıkarmaktadır.

Kanadalı gelişim psikoloğu Mary Ainsworth tarafından 1970’lerde geliştirilen Yabancı Durum Testi’yle, bebeğin yabancı kişi/ortamlardaki davranış biçimleriyle annesi arasındaki ilişki gözlenmektedir. Annesiyle olan ilişkisinin ne kadar güvenli olduğu, çevreyle nasıl bir ilişki kurduğu, stres ve rahatlama konularıyla nasıl başa çıktığı ve oyun oynamaya ne zaman geçtiği gibi sorular ele alınmaktadır.

Güvensiz ilişki içinde olan bebeklerin bir kısmı, annelerinden onları rahatlatmalarını beklemezler, diğer bir kısmı da ister ama işe yaramaz. Annesiyle güvenli bir bağ geliştirmiş olan çocuklar ise rahatlatılmak, annesinin kucağına gitmek ister ve sonra sakin bir şekilde oyuna geri döner. “Bu çocuklar, hayatlarının ilk dönemlerinden itibaren, ihtiyaçlarına tutarlı bir şekilde cevap veren ve rahatlatan annelere sahiptirler “ diyor Spieker.

Uzun süreli araştırmalarda, güvenli bağlanmanın etkisi ortaya çıkmaktadır. Annesiz bakımın çocuklar üzerindeki etkisini araştıran Spieker ve meslekdaşları, eğer annenin duyarlılığı ve ihtiyaçlara cevap verme düzeyi yüksekse, bakıcının çocuk bakımı hakkındaki deneyimi çok az etkiye sahiptir.

Fakat hiçbir ebeveyn, çocuğunun ihtiyaçlarına her zaman, %100 cevap verici ve rahatlatıcı olma baskısını üzerinde hissetmemeli. Çocukların gelişimi o kadar hızlı ki, ebeveynlerin bu gelişim hızında tüm ihtiyaçları karşılaması imkansız. Aslında bu durum, çocukların büyümeleri için fırsatlar oluşturuyor.

Ebevenlik basit bir konu değil, ama hatalar da yapılabilir, bunda hiçbir sorun yok. Her ailenin kendine ait bir tarzı var. Anne-babalar, ailenin yeni üyesiyle, çocuk gelişimi hakkındaki son moda eğilimlere kapılmadan, kendi sezgilerine dayanarak, özgün ilişki biçimlerini geliştirmelidir. Çocuğun ihtiyaçlarını farketmek, davranışlarının anlamını yakalamaya çalışmak, merak etmek ve elinizden geldiğince bu ihtiyaçlara cevap verebilmek en önemlisi.

Bütün mesele, bebeğe çevresiyle ilişkiye girmesini, zorlukları yaşamasını ve o zorlukların üstesinden gelerek gelişimsel basamakları çıkabilmesini sağlayan, yeterince güvenli bir ortam sunabilmektir. Çünkü bebeklikten başlayarak her yaşta insanlar, ancak kendilerini güvende hissettikleri zaman, zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal olarak gelişebilmektedirler.  

Kaynak ve daha fazla bilgi için : www.therapatica.com


İletişim Bilgilerimiz;
Adres:
Panayır Çayırı Cadddesi Gülen Evler Sitesi E.2 Göktürk - eyüp istanbul Shell Karşısı Venüs Pastanesi Sokağı 
Göktürk - Eyüp / İSTANBUL
Email:
[email protected]
Web:
www.therapatica.com
Tel : +90 212 322 21 59