1985 yılında bir kuyumcu ustası iken iddialaşma üzerine yaptığı bir tespihin ardından artık bu meslekte ilerleyen Hüseyin Çelik, bugün Türkiye’nin ve dünyanın en bilinen isimlerinden biri durumunda. Hüseyin Çelik, 1990 yılında kendi atölyesini kurmuş ve halen Gaziosmanpaşa’da yaşayıp sanatını icra ediyor. Aynı zamanda Osmanlı döneminde yapılmış birçok değerli tespihin bulunduğu bir koleksiyona da sahip olan Hüseyin Çelik’le, tespih yapımının inceliklerini konuştuk.

SANAT EMEK İSTER

Tespih yapımı hakkında bilgi veren Hüseyin Çelik; “Bir tespihi 5 aşamada yaparsınız. Kesim, zımpara, delim, yontma, imame ve takımların yapılması işlemleriyle bir tespihi bitirebilirsiniz. Bizim işimizde, bütün sanatkarlarda mutlaka öyledir, ortaya bir şeyler çıkarmak fakat çıkartırken de, aslına sadık kalmak çok önemlidir. Orijinaline uygun olmalı. Orijinalini değiştirmek bizim haddimize düşmemiş. Osmanlı ve Selçuklu zaten çok güzel eserler ortaya çıkarmış. Biz de aslına sadık kalarak bir şeyler çıkarabiliyoruz. Bütün tespih modellerimde Osmanlı’dan aldığım modelleri yapmaya çalışıyorum. Osmanlı’ya duyduğum hayranlığı dile getirmeye çalışıyorum tespihlerimde.
Eğer ki, tespihin tasarımını bana bırakırlarsa, hani istihareye yatar gibi bir gün önceden onu tasarlamaya çalışıyorum. Bunun bütün tasarımlarını, eskizlerini o akşam yaparım. Yaptıktan sonra zaten uyku tutmuyor. Evimde atölyemle duvar duvara olduğu için, onu ille yapmak istiyorum. Bazen sabah ezanına kadar çalıştığım oluyor. Onu çıkarmadan bırakmıyorum. Sanat emek ister. Bütün çalışmalarımı bu şekilde yapıyorum” dedi.



EN DEĞERLİ TESPİHLER HANGİ MALZEMELERDEN YAPILIYOR?

En değerli tespihlerin en nadir malzemelerden yapıldığına dikkat çeken Hüseyin Çelik; “Bir tespih ustasının en değerli malzemesi, doğal olarak en nadir malzemedir. Dünyada en nadir bulunan ve tükenmekte olan kırmızı mercan ve gergedan boynuzu en değerli malzemelerdir. Bunların fiyatları çok uçuktur. Mesela bir gergedan boynuzu tespih ortalama 20 bin dolar, bir kırmızı mercan tespih 30 bin dolar civarındadır. Pahalı olmasına karşılık, nadir olduğu için bunların alıcıları da çok. Parasını düşünmüyorlar, yeter ki kolleksiyonlarında olan eksikleri tamamlasınlar.
Bunların haricinde fil dişi, inci, kuka ve narçın, abanoz, pelesenk, kehribar, zümrüt, yakut ve pırlanta gibi malzemelerden, yani tamamıyla doğal malzemeden tespihler yapıyoruz” dedi.



GAZİOSMANPAŞA’DA ÜRETİP DÜNYAYA SATIYOR

Özellikle Arap dünyasından tespih siparişi aldığını kaydeden Hüseyin Çelik, şunları söyledi:
“Yaptığımız ürünlerin yüzde 99’unu sipariş amaçlı yapıyoruz. Bize sipariş verenler genelde tespihe gönül veren işadamları. Kişiye özel tespih yapıyoruz. Bunun yanında kuyumculuğumuzda olduğu için, değerli kehribar malzemeleri altınla birleştirip, hanımefendilere de küpe, bileklik, yüzük gibi takı tasarımları da yapıyoruz.
Genelde çalışmalarımız Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Dubai’den talep ediliyor. Kraliyet ailelerinin istediği tasarımları yapıp, kendilerine teslim ediyoruz. Hollanda, İngiltere ve Amerika’dan da siparişlerimiz oluyor.”



UNESCO’NUN YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ LİSTESİNE LAYIK GÖRÜLDÜ

Usta sanatçı Hüseyin Çelik, UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazinesi listesine giriş hikayesini ise şu şekilde anlattı:
“Bu sanatı icra ederken, daha öncelerden Devlet Sanatçılığı için müracaat ettiğimizde çeşitli üniversitelerden ekipler gelmişti. Bu yaptığımız işin bir sanat olmadığını dile getirmişlerdi. Çok şükür ki, 2012 yılında biz bu belgeyi alarak Devlet Sanatçısı olduk. 2012 yılından beri Kültür Bakanlığı Devlet Sanatçısıyız. 2013 yılında böyle nadir sanatları yapan sanatkarları takip ettiklerinden, acizane beni de UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi listesine almaya layık görmüşler. Bunun akabinde de, hayatımı belgesel haline getirdiler. Bu belgesel zaman zaman TRT’de yayınlanıyor.”