Ne dersiniz? Lüks bir hayatı yaşıyor olmak sizi daha fazla insan yapar mı? Peki basit bir hayatı yaşıyor olmak, sizi daha az insan?


İnsan olmayı, insanca yaşamayı, insanları durumları nesneleri algılamayı, tüm bunlara gözümüzde zihnimizde nerede nasıl yer vereceğimizi, hatta kendimizi dahi şaşırmış durumdayız.


Kavramları birbirine katıp karıştırdık. İlla ki sizlerin de çevresinde vardır o yetkili mercilerden. Az okuyanın en çok bildiği az bilenin en çok konuştuğu memleketim. Görgüyü ruhunda değil, ağzında üstünde başında dolaştıranlar kervanı güzel memleketim!


İnsanların neden kendi hayatlarını yaşamalarına müsade edemiyoruz?


Mutlu ilişki bitsin, mutlu evliliğin sonu gelsin isteriz. Biz daha çok yer gezmiş görmüş olmak, daha çok biliyor olmak isteriz. Hep daha çok olmayı ister, aza tahammülde köprüyü geçemeyiz. Bizden daha mutlu huzurlusu, daha akıllısı olgunu neden çevremizde var olsun ki? Bir de milli ironimiz, kilo verene kilo mu verdin kilo alana kilo mu aldın der, sağlığın söz konusu bile olmadığı sadece görsel yargılarımızı dağıtırız. Çünkü, dünyayla ve kendimizle kurduğumuz içsel çıkarlarımız çatışır. İçsel huzursuzluğumuzu içimizden uzaklaştırmak için, insanları kendi hallerine bırakamayız. Bırakırsak kendi kendimizle baş etmek zorunda, iç sesimizi dinlemek zorunda kalırız. O yüzden başkasıyla uğraşmak kendinle uğraşabilmekten daha kolay. Kendi kapının önünü süpürmek, dönüp kendi ailene bakabilmek, ilişkine emek vermek, çaba göstermek zahmet ister. Biz kolayı severiz.


Kendi yanında kendinden bilgilisini kendinden iyisini taşıyabilmek sağlam bir özgüven ve olgun (ham olmayan) bir duruş gerektirir.
Böyle durumlarda içsel bir rekabet duygusu, kim daha büyük, kim daha havalı, kim daha güzel tanımlamaları yerine; bu insan bana bendeki neyi göstermeye çalışıyor, neden rahatsız oluyorum, bu durumdan ne öğrenebilirim diye dikkatlice dinlemek kazandırır. Kendiniz dahil neslinize şifa ve farkındalık olarak geri dönecek bir çok kazanım. 

Son söz;
Dam üstünde saksağan Vur beline kazmayı Bu ne biçim kereviz Gel bize bazı bazı.

Sevgi ve selamla.