“Nihai amaç, bilinçli bir müze ziyaretçisi olan, kültürel emanetleri tanıyan, koruyan ve sanatı yaşamın içinde, yaşamın bir parçası olarak algılayan çocuklar yetişmesine katkıda bulunmaktır. “
Sibel Şengül, 1973 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitim hayatı sonrası Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve Semiha Şakir Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarında profesyönel hizmet verdi. 2003 yılında “Söz Danışmanlığı” kurduktan sonra eğitim alanında Genel Koordinatör olarak halen çalışmaktadır.
Çok değerli Sibel Şengül ile bu seçkin mekanı konuştuk..
 
1. Çocuklara ve gençlere yönelik eğitim programlarında yapılan faaliyetler neler?
 
Sakıp Sabancı Müzesi, dinamik yapıya sahip bir müze... Kitap Sanatları ve Hat ve Resim olmak üzere 2 farklı koleksiyon dışında, ortalama 3-4 ayda bir yeni bir sergi gelir ve çocuk eğitimleri de bu geçici sergilere göre yeniden tasarlanır. Serginin konsepti, içeriği, söylemi ve senaryosu çocuk etkinliklerine de yön verir. Bunu örneklerle anlatmak gerekirse Picasso Sergisi’nde çocuklar, kübik portreler, heykeller yaparken, Rodin Sergisi’nde çamurla çalışırlar. Serginin konusu İslam eserleri olduğunda, hat çalışıp, minyatür, ebru ya da çini desenleri yaparlar. Cengiz Han sergisinde, Moğol çadırları tasarlar, Rembrandt Sergisi’nde 17. yüzyıl modasından ilham alan elbiseler hazırlayıp, Hollanda tablolarında gördüklerinden ilham alan dramalar sergilerler. Sergi, Monet, Dali, Abidin Dino gibi önemli bir ressamı anlattığında, o ressamın tarzında düşünüp, onun tarzında resimler yaparlar. Bahçede başlayan eğitimlerde ise bitki ressamı, ağaç araştırmacısı, nahıl tasarımcısı olurlar. 
 
Geçici sergilerin dışında, müzenin kendi koleksiyonlarına yönelik eğitimleri de sürekli olarak gerçekleştirilir. Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonu’na yönelik programlar yapılır. Yarıyıl ve yaz tatillerinde, bahçenin de aktif kullanıldığı, daha uzun süreli eğitimler hazırlanır. 
 
2.Müzede yapılan çalışmalar ile gençler ve çocuklara kazandırılmak istenen nedir?
 
Sergide görecekleri eserleri ve anlatılan hikâyeyi çocuğun kavrayabileceği nitelikte etkinliklere yerleştirmek, eğitim programları tasarımında öncelikli unsurdur. Çünkü müzede etkinlik yapmak değil; müze kavramı ile bir bütün halinde etkinlikler sunmak amaçlanır. SSM’nin sergilerinde eserler sergilenmekle kalmaz, tarihsel arka planı verilir, içerik ve eserler ziyaretçinin zihninde çok yönlü bir şekilde canlandırılmaya çalışılır. Aynı durum eğitim programları için de geçerlidir. Örneğin 17. yüzyılın anlatıldığı bir sergide,  iki saatlik eğitim programı içinde, çocuğun 17. yüzyılın atmosferini soluyabileceği, empati yapabileceği etkinlikler tasarlanır. Hazırlanan isim kartından, eğitim materyallerine, verilen sertifikaya kadar her şey kurgunun bir parçası olur. 
 
Nihai amaç, bilinçli bir müze ziyaretçisi olan, kültürel emanetleri tanıyan, koruyan ve sanatı yaşamın içinde, yaşamın bir parçası olarak algılayan çocuklar yetişmesine katkıda bulunmaktır.  
 
3.Çocuk ve gençlerin bu müzeye yakından ilgi duymasının nedenleri nelerdir?
 
Bu müzeyi atölye çalışmaları dışında çocuklar için özel ve çekici kılan şey bulunduğu bölge ve yerleştiği büyük bahçedir. Çocuklar kapıdan içeri girdikleri an, yoğun bir yeşile, ağaçlardan ve bitkilerden gelen baş döndürücü kokulara, şelaleli havuzdaki kurbağalara, kaplumbağalara, balıklara, ağaçtaki papağanlara, tavuk, horoz seslerine, çimenlerin arasında ağır ağır yürüyen kaplumbağaya ve İstanbul’un trafiğinden kurtulup eşsiz güzellikte bir doğaya maruz kalırlar. Eski bir sera olan atölye ve bahçesinde istedikleri gibi koşup oynayabilirler. 
 
“Başarılı ve Mutlu İnsan Yetiştirme Sanatı” kitabı yazarı Gülşah Altuntecim’in kaleminden.