Düşünce gücünde dikkat etmemiz gereken nelerdir diye baktığımızda;

  • Hayalin Gerçekten Senin Hayalin mi?
  • Hayalin Yeteneklerine Uygun mu?
  • Hayalin İlke ve Değerlerine Uyuyor mu?

Hayat, dünyaya gelişimizdeki gözlerimizi ilk açtığımızda karşımıza çıkan PERDE’den ibarettir. Bu perde yaşamımızı şekillendirmeye başlar.

İlk merhaba dediğimiz hayata ruh ve bedenimizi aynı anda yaşarız farkında olmadan. Öncelikle bize öğretilir hayat. Emanet bir beden vardır RUHUN kıyafetinde. Öncelikle ruhumuzu insani olarak terbiye edilişiyle karşılaşırız. Öğretilmiş doğrularla yontulma başlar aynen heykeltıraşın bir taşı yontması gibi. Şekillendirilirsin. Bu doğrular senin emanet olarak verildiğin insanlar tarafından gerçekleştirilir. Sonrasında bu doğrular senin doğrun olmaya başlar. Bedenen büyüme tamamlandığında büyük olasılıkla RUHUN da tamamlanmış bedeninle buluşmaya başlar. Sen bunun çok farkında olmasan da gerçekte RUHU yaşatmaya çalışan bir bedensin aslında.

Sana sorulmadan çocukluğundan itibaren sürekli programlandın. Ama her çocuk farklıdır. Gelişim doğumda başlar. Sadece ailenin ya da çevrenin yarattıkları kişi oldun. Ve sonrasında da şimdi ben sana sorduğumda ne olmak istiyorsun diye verdiğin cevaplar acaba senin mi yoksa biraz önce dediğim gibi birilerinin yarattığı kişilerin mi hayalleri? Bu çok önemlidir. Eğer bir başka kişilerin hayalini yaşamaya çalışırsan muhtemelen başarısız olacaksın ya da oldun. İnsanın 0 – 6 yaş dönemi tamamıyla ebeveynin yarattığı (bu çok normal J ) 6 – 12 yaş aralığı ise eğitimini yapan kişilerin ve çevrenin yarattığı kişisin. Zaten geleceğinde 0 12 yaş aralığın önemli rol alacaktır. Artık ne aldıysan aldın ve üzerine eklemelerle devam edeceksin. Ne yaparsan kaçamayacağın tek gerçek kendin yani sensin. Kendini tanımak için önce gerçeklerini, potansiyelini görmelisin. Görmen gereken şu; artık sen büyüdün ve hayallerine sahip çıkman gereken dönemdesin.

Sonra... Artık büyüme bitmiş sıra ergenlik evresinin tamamlanmasında. Yasakların başladığı ve ağırlaştırılmış müebbet... Bu yasaklar senin ruhunu sıkıştırmakta ve sende bunu huzursuzluklarınla, isyanlarınla, başkaldırılarınla hissetmeye başlarsın. Gerçek mesajı alamayacağın kesin... Bu mesajı yani ruhunu tanıma ve yaşama ve ruhunla buluşmayı başarabilmen gerçekten çok zor. Dayatmalardan ve sana öğretilmeye çalışanlar yüzünden ruhunu yaşayamazsın. Bu sana yapılan en büyük kötülüktür. Günahsa en büyük günahtır. Çünkü bu beden sana değil onlara verilen bir emanetti. Ama onlar bunu kendi mallarıymış gibi kullandıklarından YARADANA yaptıkları itaatsizlikti. Ruhun da huzursuzlanmaya devam etmekte. Bu yüzden yaşamda yaşadığın sıkıntılar. Sen ruhunu özgürleştirebildiğin müddetçe YAŞARSIN.

Sonra... Sana bir öğretilen meslek, sana verilen bir eş... Hiç düşündün mü işe gittiğinde neden bu kadar huzursuzsun ya da günümüzde yapılan evlilikler neden bu kadar çabuk yıkılmakta. Çünkü sana her şey dayatılmakta ve verilenleri kabullenmende. Hiç bir şey senin tercihlerine sunulmadı ama sen tercihlerini yeniden gözden geçirebilir ve olmak istediğin kişi olabilirsin.

RUHUN BEDENİNDEN AYRI YAŞADIĞI MÜDDETÇE dünyaya gönderiliş amacından da uzak yaşarsın. Yaşam amacını keşfet. Her canlının bu evrende bir misyonu olduğunu HATIRLA! Sen BÜYÜK doğdun ve gerçekten bu dünyanın sana İHTİYACI var…

Erkan DEMİR

Profesyonel Koç,Yazar