Bugüne kadar Altın Kelebek Ödülü, Türkiye Video Müzik Ödülü dahil olmak üzere çok sayıda ödül kazanan Türk Pop müzik sanatçısı Funda Arar ile Kemer Country'de güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

İlk konserinizle son konseriniz arasındaki duygu farklılığını anlatır mısınız?
Aslında öyle çok fazla duygu farklılıkları yok. İlk konserimde de çok heyecanlıydım son konserimde de aynı şekilde hissetim. Çünkü o amatör ruhu bir şekilde kaybetmemek gerekiyor.

Çocuğunuz doğduktan sonra müzik hayatınızda değişmeler oldu mu?
Hayır, hiçbir değişiklik olmadı. Bu benim mesleğim oda benim özel hayatım, ailem. Elbette ki bazı şeyleri daha planlı ve programlı yapmaya çalışıyorsun çünkü çocuğunuz var onunla ilgilenmeniz ona da vakit ayırmanız gerekiyor. Ama çalışan annenin çocuklarına da bu bilinci yerleştirmesi lazım. Ben bunu öğretmeye çalışıyorum oğluma.



Müziğe olan ilginizi nasıl keşfettiniz?

Çocuk yaşlarda oldu. Müziğe çok meraklıydım ve sürekli şarkı söyleyen bir çocuktum. Okula başladıktan sonrada müzik derslerini çok seviyordum, sürekli korolardaydım. İlkokulda müzik dersleri almaya başladım sonrasında çok istediğim için konservatuara girdim. Bir şeye eğiliminiz varsa o oluyor. Kafamda gazeteci olmak da vardı açıkçası. Sporu da çok seviyordum ama müzik hep ağır bastı. Ailemin de çok büyük desteği var.

Kendinize örnek aldığınız bir sanatçı var mı?
Örnek aldığım kimse yok benim. Tabi ki de sevdiğim sanatçılar var. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer, Barış Manço vs. Hep bunları dinledik.Türk müziği dinleyerek büyüdük.

Müzisyen eşiniz Febyo Taşel  ile nasıl tanıştınız, evlilik yoluna nasıl gittiniz?
Beraber çalışıyorduk zaten. Ben konservatuarı bitirdikten sonra sahne alıyordum. Aynı ekip içerisindeydik. Bu şekilde tanıştık, arkadaş olduk daha sonrada duygusal bir takım bağlar kuruldu aramızda. Çok absürt bir tanışma hikayemiz yok gayet normal gelişti her şey. Febyo’nun benim müzik hayatımda çok büyük bir yeri, çok büyük bir katkısı var.

Devamlı olarak yaptınız, vazgeçemediğiniz bir alışkanlığınız var mı?
Spor! Haftanın 3 günü fitness 2 günü de plates yapıyorum. Spor benim için çok önemli bir şey, beni rahatlatan stresimi alan tek şey.

Göktürk’te yaşamak nasıl, size göre artıları eksileri nelerdir?
Biz Göktürk'e taşınalı 7 sene oldu. Göktürk'te yaşamak çok güzel. Bazen kalabalıklaştığından, yoğunluğun olduğundan zaman zaman şikayet etsek de tabi ki de bir İstanbul şehrinin göbeğinin içi kadar yoğun ve kalabalık bir yerde yaşamıyoruz. Bizim oturduğumuz yer, bölge olarak daha izole daha sakin, tamamen bir kasaba hayatı içerisinde yaşıyoruz. Zorlukları da var tabi. Cadde ve sokaklarda yürüyemez olduk, kaldırımlar dolu. Bir anne pusetiyle çıkıp çocuğunu gezdiremiyor. Yapılaşma çok çarpık ve düzensiz gidiyor. Her yerde inşaatlar var boş arsa kalmadı. Çocuklarımız için yaşam alanı bırakalım bir park yapalım, bahçe yapalım insanlar gelsinler bir nefes alsınlar. Göktürk orman'dan beton yığınına doğru gidiyor, nereye gidecek bunun sonu bilemiyorum. 7/24 açık bir Hastane yok, var olan poliklinikler yetersiz ve akşam 11'den sonra kapanıyor. Şehire uzak bir yerde yaşıyoruz. Yaşadığımız yerde de 1 tane ambulans var, gece yarısı başımıza bir şey gelse ne yapacağız? Bu yüzden Göktürk'te 24 saat açık tam teşekkürlü hastane istiyoruz. 

Aras adında dünyalar tatlısı bir çocuğunuz olduğunu gördük. Yaşı henüz çok küçük ama müziğe karşı bir ilgisi var mı? Çocuğunuzun da sizin gibi ünlü bir sanatçı olmasını ister misiniz?
Müziğe yeteneği var, müzik kulağı çok iyi, şarkı söylemeyi seviyor. İleride isteyecekse ben onu yönlendirmek istemiyorum hangi mesleği yapmak istiyorsa onu yapsın. Eğer müziği de seçecekse açıkçası popüler sektör içerisinde olsun istemem. İyi bir müzisyen olsun Dünyaca ünlü bir enstrümanist olsun isterim.

Yeni bir albüm hazırlığınız var mı?
Yeni albüm hazırlığım var. Şarkıları da okumaya başladık. Yeni albümde yine çok değerli müzisyenlerle çalışıyoruz. Albümde her zamanki gibi Febyo Taşel şarkıları var.
Gülşen, Günay Çoban, Gökhan Tepe, Şebnem Sungur, Soner Sarıkabadayı, Süleyman Billor gibi bir çok değerli müzisyenin katkıları olacak albüme. İyi bir repertuar hazırladığımızı düşünüyorum, iyi bir albüm için çalışıyoruz.

Sahnedeyken yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?
Sahnede tabi ki de yaşadığımız çok ilginç şeyler var. Bir düşmüşlüğüm var mesela ama gerçekten kötü bir düşüş oldu benim için. Kıbrıs’taydık ve gecenin bir yarısı olmuştu. Biraz dinlenip tekrar sahneye çıktım. Tabi zaman zaman komik şeylerde yaşayabiliyoruz. Kendi orkestra arkadaşlarımızla güldüğümüz espriler de oluyor. Sahnedeyken bazen kendi şarkınızı bile unutabiliyorsunuz ve ben bunu çok yaşadım. O gün kafanız dolu veya aklınız bir şeye takılmış olabilir insanız sonuçta herkes gibi bir sürü olumlu veya olumsuz şeyler yaşıyorsunuz. Bazen çok mutlu ve sevinçliyken bile şarkıyı unutabiliyorsunuz. Tabi benim vokalistim var yıllardır beraber çalıştığım, hemen ona sorup toparlayabiliyorum. Şarkıya erken veya geç girme olabiliyor. Orkestradakiler de aynı şekilde. Kimse makine değil sonuçta. Tabi biz bunu espriyle geçiştiriyoruz. Belki karşı taraf bunu anlamıyor bile.

Eşiniz ve çocuğunuzla beraber yapmayı sevdiğiniz bir aktiviteniz var mı? Beraber neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Biz genelde Aras’ın şu andaki yaş itibariyle parklara gidiyoruz eğlenmesi için. Hoplamak, zıplamak gibi şeyler çok dikkatini çeker Aras’ın, her çocukta olduğu gibi. Beraber yemek yemeyi seviyoruz. Teknolojiden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyorum. Öyle çokta merakı yok açıkçası. Hatta bazen babası Televizyonu açtığında kapatmasını istiyor. Bazı zamanlarda tabi sevdiği çizgi filmleri izliyor. Belli bir yaşa kadar hiç ne televizyon, ne bilgisayar hiçbir şey görmedi bilmiyor. Onunda etkisi olabilir. Oyuncaklarına yönlendirmeye çalışıyoruz daha çok.

Yaptığınız işler sonucunda etrafınızdan nasıl eleştiriler alıyorsunuz? Olumsuz eleştiriler sizi hırslandırıyor mu, yoksa hevesiniz kırılıyor mu?
Olumsuz eleştiriler elbette ki olabilir, bunu masaya koyup değerlendirmek lazım. Dost acı söyler. Her yaptığın doğru olacak diye bir şey yok. Sürekli size de süpersin, çok iyisin, harikasın, muhteşemsin denilse kendini bir şey zannedersin. Biraz gerçek dünyaya inmek lazım. Olumlu eleştiriler tabi ki motive ediyor ama insan beşer şaşar yanlışlarda olabilir. Başarısızlıklarda olabilir. Tüm iş yaşantınız boyunca en tepede muhteşem işler, süper işler yapamazsınız. Düşersiniz, kalkarsınız, ortalama olur ama tümüne baktığınızda bir ortalamayı tutturuyorsanız ne mutlu size.  Tökezlemeler olabilir tabiki, onu da tartışıp doğruyu bulmak lazım. 

New Göktürk Dergisi - 17. Sayı

İmtiyaz Sahibi :
Kenan Yılmaz
Genel Yayın Yönetmeni: Ümit Öner
Röportaj : Yonca Türkan
Fotoğraflar : Cengiz Dikbaş