Bir hayli zaman geçmiş “New Göktürk” e yazı yazmayalı. Kocaman bir yaz yine geldi geçti aramızdan, yine geldi sonbahar. Hoş geldin. Sezon hepimiz için başladı bence, evde işte okulda her neredeyse zamanı lehine kullananlar onu ilmek ilmek örmeye, aleyhine kullananlar onu ilmek ilmek sökmeye yine başladılar. Yani hayat, bizim gezegende hayat böyle gelip geçiyor uzun yıllardır.

Daha dün akşam konuştuk arkadaş sohbetimizde, bir deniz siluetinde ve onun yanıp sönen fener ışığında; ki şanslıydık biz fenerin ışığını da varlığını da sohbet arasında biliyor fark ediyor olduğumuzdan. Evet konuşuyorduk Amerika’da sır gibi saklanan 51. Bölge’den Kıbrıs’daki Mağusa Kenti’nin gelmişi geçmişinden, Azra Kohen’in Aeden’iyle uykudan uyandırma isteğinden ve bir de Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerinden;

“Türk milletinin bu yüksek imanı, Türk milletinin bu yüksek seciyesini görmeseydim yaşamasaydım, onlara ‘Ben size ölmeyi emrediyorum!’ dediğim zaman, hiçbirisi Kelime-i şehadet getirmeden koşmasaydı, onları öyle görmeseydim, İstiklal Harbi’ne başlayamazdım.”

(Kuğunun Son Ötüşü, Boğaziçi YY)

Bir kez daha bilinen kısmi bir tarihte nereden geldiğimizi ne olduğumuzu, gücümüzü kültürümüzü benliğimizi hatırlayalım. En ufak bir can, mal, kriz ya da savaş tehdidinde hiç düşünmeden toprağımı terk etmek ve başka toprakların, daha fazla maddi gücün, daha fazla bireysel başarının hayallerini kurmak yerine, ülkemin geçmişinde atalarımın inşa ettiği ilkelere inkılaplara sahip çıkmak için, o değerleri hayatım pahasına koruyacağımı söyleyemez miyim? Zor değil mi? Yıl 2017’de yönetime eğitime başarı-başarısızlığa, paraya parasızlığa, doğruya-yanlışa haklı olarak haksız olarak sözlerimiz varken, bütünü görüp algılayabilmek, varoluşa ve onun sebeplerine inebilmek, iyi ve hayırlı birey olma çabasına girmek, zor.

Neye inandığın, kime güvendiğin, doğru-yanlış bildiklerin hepsi ile kimsin sen? Hergün sordum, her gün soruyorum kendime “Kimsin sen?” Özünle, genlerinle, nereden geldiğin nerede olduğun nereye doğru gittiğin ile, ailenle, eğitiminle, değer verdiklerin, etrafında tuttukların ve yakınında olmasını reddettiklerin ile, kimsin sen? Anlayana kadar, bilene kadar, ne için ne amaçla neye hizmetle burada olduğumdan emin olana kadar, cevaba yaklaşana onu iş üstünde yakalayana kadar.

Gayretle soracağım kendime, çünkü;

“Destiny is in love with effort.”

“Kader gayrete aşıktır.”