Musul'da operasyon planları yapılırken ana karargaha sokulmayan Türkiye, bölgede sahnelenmek istenen oyunu kararlı duruşuyla bozdu. Rusya'nın da uzaktan dahil olduğu Musul operasyonu son 2 gündür neredeyse durmuş vaziyette. Ankara'nın her ihtimale karşı sınırda yaptığı yığınak ve Moskova'nın “DAEŞ'i Suriye'ye sürmeyin” çıkışı, başta ABD olmak üzere masadaki birçok oyuncuya geri adım attırdı. Musul'da bir mezhep çatışması riskine doğru gidildiği uyarısı yapan Türkiye'ye kulak tıkanırken, daha önce 'operasyona katılmayacaklarını' öne süren Şii Haşdi Şabi unsurları dün bir açıklama yaparak Musul ve Tel Afer'e gireceklerini söyledi. Bu ifadelerle birlikte Sünni katliamı endişeleri artarken, Türkiye'nin haklılığı bir kez daha ortaya çıktı.

DİKKAT ÇEKİLEN 3 RİSK
Türkiye'nin Musul'da '3 risk'e yönelik aldığı aktif önlemler, oyun kuruculara geri adım attırdı. Ankara, olası göç dalgası, sivil sunni yerel halka yönelik saldırı ihtimali ve bölgede demografik yapıda yapılmak istenen değişikliklere karşı sınıra yığınak yaptı. Özellikle Silopi'ye çok sayıda tank ve zırhlı araç sevki gerçekleşti. Başika Üssü'nde de en üst düzey alarm durumuna geçildi. Askeri kaynaklar, üssün kuşatıldığı iddiaları karşısında 'her türlü önlem alınmıştır' bilgisini verdi. Musul operasyonuna ilişkin belirsizlikler üzerine Rusya'dan da 'müdahil oluruz' çıkışı geldi. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, operasyonda DAEŞ unsurlarının Suriye'ye sürülmesinin amaçlanıp amaçlanmadığını sorarken, Suriye'de DAEŞ'li terörist sayısının artması halinde duruma müdahil olup her türlü tedbiri alacaklarını vurguladı.

MASALAR ARDI ARDINA
Musul sürecinin en ilginç yanı ise peşpeşe masaların kurulması oldu. Önce İsviçre-Lozan ve ardından Fransa-Paris'te yapılan toplantılar, Musul'da amaçlanan şeyin 'terörle mücadele' değil 'paylaşım' olduğuna dair endişeleri artırdı. Ancak gerek Türkiye'nin ısrarlı tutumu gerekse Rusya'nın resti üzerine dengeler değişti. Büyük bir şova sahne olan harekât bir anda durdu. DAEŞ'le mücadeleden çok Türkiye karşıtlığının öne çıktığı süreçte dengelerin değiştini gören oyuncular, Türkiye'yi masaya da karargaha da sokmak zorunda kaldı. Lozan'ın ardından Ankara'nın çağırılmasının planlanmadığı Paris toplantısına davet geldi, ardından hava operasyonlarına destek vermek üzere Türk F-16'ları Kuveyt'e gitti.