RusyaTürkiye ve İran tarafından Moskova'da yayımlanan ortak deklarasyon Batı medyasında haber ve yorumlara konu olmayı sürdürüyor. İngiliz Guardian gazetesince yer verilen bir analizde Putin'in İran ve Türkiye ile kendi Suriye barışını tesis etmek istediği savunulurken "Askeri zaferini, diplomatik bir zaferle taçlandırmak istiyor" gibi görüşler dile getiriliyor. Türkiye'nin "Batı'dan daha da uzaklaştırıldığı" öne sürülen analizde Putin için "Her şeyin ötesinde son 

beş yılda Suriye muhalefetinin en sadık destekçisi olan Türkiye'nin yardımına güveniyor" ifadeleri kullanıldı.

Patrick Wintour imzasını taşıyan analizde Türkiye bağlamında Ruslar'ın büyük bir diplomatik hareketliliğe girişmediği, bunun yerine iki ülkenin birbirleriyle yeni bir kucaklaşmaya doğru çekildiği ve Türkiye'nin Batı'dan daha da uzaklaştığı öne sürüldü.

"CIA KARLOV'UN CİNAYETİNDE ROL OYNAMIŞ OLABİLİR"

BBC Türkçe'ye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk kez Rus Büyükelçisi Andey Karlov'un katilinin, "Amerika'da yaşayan ve Temmuz'daki başarısız darbe girişiminin lideri olduğu iddia edilen din adamı Fethullah Gülen'in" takipçisi olduğunu söylediğine dikkat çeken yazar, CIA'in Karlov cinayetinde rol oynamış olabileceğinden bahsedildiğini belirtti ve şöyle devam etti:

"BİR DİPLOMATIN ÖLÜMÜ PUTİN'İ YOLUNDAN ÇEVİREMEYECEK"

"Rusya'nın itidalli davranmasının nedeni basit. Vladimir Putin, Halep'in düşmesinden sonra bir güç oyununun ortasında ve ne kadar trajik olursa olsun, bir diplomatın ölümü onu yolundan çevirmeyecek. Durumu, ABD'nin cihatçıları Suriye muhalefetinden ayrıma vaadini yerine getirmemesi olarak gören ve öfkelenen Putin, şimdi Türkiye ve İran'la kendi Suriye barışı yol haritasını planlıyor. Askeri zaferini, diplomatik bir zaferle taçlandırmak istiyor. Türkiye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanları'yla Moskova'da yapılan toplantı ve yayımlanan bildirge, Suriye Savaşı'nın Rusya'nın koşullarıyla bitmesindeki ilk aşama. En azından bu aşamada, Körfez ülkeleri, ABD ve AB süreçten dışlandı. Hatta Moskova 'Neredeyse her düzeyde ABD'yle diyalog donduruldu. Birbirimizle iletişim kurmuyoruz. Kurarsak da minimal düzeyde' dedi."

Ancak yazar, Putin'in 

diplomatik başarı kazanmasının, cephedeki başarıdan daha zor olabileceğini savunduğu analizinde "Her şeyin ötesinde son beş yılda Suriye muhalefetinin en sadık destekçisi olan Türkiye'nin yardımına güveniyor" ifadelerini de kullandı.

"Enerji işbirliği dışında Putin'in Erdoğan'a önerebileceği en iyi anlaşmanın, Türkiye'nin güney sınırındaki Suriyeli Kürtler'in güçlendirilmemesi" olduğunu düşünen yazar, "Erdoğan'ın çevresindeki güçlü Avrasyacı ekip AB'yle kopuştan yana" iddiasında da bulundu. Wintour şu savları da dile getirdi:

"Türkiye'nin kendisi içeride bölünmüş halde. Erdoğan'ın çevresinde, yıllar süren geri çevrilme ve milyonlarca Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmasına minnettarlık duymamasından sonra AB'yle ilişkilerin kesilmesini isteyen güçlü bir Avrasyacı grup var. Diğerleriyse ekonomik çağdaşlaşma için tek uygun yolun Avrupa olduğunu söylüyor. Moskova'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkça, sadece IŞİD ve Nusra Cephesi gibi terör örgütlerinin değil, Suriye hükümeti saflarında savaşan Lübnan Hizbullahı'nın da ateşkesten dışlanması gerektiğini söyledi. Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ise Hizbullah'ın Rusya gibi Suriye hükümetinin daveti üzerin orada olduğunu ima etti. Tahran'ın topları Halep'teki aşağılanmaya yardım ettiğinden bu yana Erdoğan'ın partisindeki İran karşıtı duygu kasırga gibi. Büyük ihtimalle stratejisini henüz kendisi de bilmediğinden Putin, girişiminin BM barış süreciyle çatışmadığını, aksine tamamladığını söyledi. Ancak hamlesi BM'de rahatsızlık yarattı. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Cenevre'de 8 Şubat'ta rakip barış görüşmeleri yapılacağını açıkladı. Putin büyük engelleyici rolünün, büyük uzlaştırıcılıktan çok daha kolay olduğunu daha yeni öğrenmeye başlayabilir."