Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve ekibi tarafından hazırlanan ve geçmişte daha büyük depremlerin meydana geldiği hatırlatılan raporda, “Doğu-Batı doğrultulu normal fay mekanizmasına sahip fayların ürettiği depremlerle sarsılan bölgede gerilim farkını gidermek adına, Ege kıyılarına yaklaşık paralel olarak gelişen bir yırtılma zonunun yeniden aktif hale geçebileceği ön görülmektedir” denildi.

DAUM Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, Uzman Jeoloji Yüksek Mühendisi Semih Eski ile araştırma görevlileri Dr. Bora Uzel, Dr. Öken Sümer, Mustafa Softa ve Çiğdem Tepe tarafından Gökova depreminin raporu hazırlandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı ile uluslararası sismoloji istasyon verileri ve Gökova Fay Zonu´nda Prof.Dr. Hasan Sözbilir ile ekibi tarafından yapılan arazi çalışmalarının bütün olarak değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan raporda, dikkat çeken detaylar göze çarptı.

Kandilli Rasathanesi ve AFAD verilerine göre, 21 Temmuz 2017 günü, saat 01.31´de Gökova Körfezi´nde 6.5 büyüklüğünde ve 6-10 kilometre derinde meydana gelen depremin, başta Bodrum, Datça ve Marmaris olmak üzere, Kos Adası´nda da şiddetli hissedildiği küçük ölçekli tsunami dalgaları oluştuğu açıklandı. Raporda, ana şok ardından büyüklüğü 5.0´e kadar ulaşan 500´den fazla artçı deprem meydana geldiği belirtildi. Meydana gelen ana şok ve artçı deprem verilerine göre, Gökova Körfezi depreminde denizin içinde kalan ve Kos Adası´na kadar uzanan 20-25 kilometre uzunluğundaki bir fay segmentinin kırıldığı açıklandı. Geçmişte, bu bölgede daha büyük ve yıkıcı depremlerin görülrdüğü belirtildiği raporda, şu değerlendirmeler yapıldı:

“GEÇMİŞTE DAHA BÜYÜK DEPREMLER OLDU”

“Gökova depremi sonrasında Bodrum Yarımadası ve Kos Adası´nda birçok yapıda hasar oluştuğu, 100´den fazla yaralının bulunduğu, hatta Kos Adası’nda 2 kişinin öldüğü ve oluşan küçük ölçekli tsunami ardından Bodrum Yarımadası´nın güneyi ile Kos Adası´nın kuzey kıyılarındaki teknelerde hasarlar oluştuğu gözlenmiştir. Deprem nedeniyle bu kıyılarda yanal yayılma sonucunda çatlak ve göçükler oluşmuş, bazı yapıların duvarlarında çatlaklar gelişmiş ve bir cami minaresi hasar görmüştür. Bu verilere göre depremin şiddeti 7 olarak değerlendirilmiştir. Ancak bölgede, 1400-1900 yılları arasındaki tarihsel dönem kayıtlarına göre, 9 şiddetine varan yıkıcı depremler olduğu, bu depremlerde önemli ölçüde can ve mal kayıplarının gerçekleştiği ve önemli tsunamilerin yaşandığı bilinmektedir.”

“GÖKOVA FAY ZONU DOĞUDAN BATIYA DOĞRU KIRILIYOR”

DAUM raporuna göre, Gökova Fay Zonu üzerinde son 100 yılda gerçekleşen Mw=5 ve üzerindeki depremler incelendiğinde, fay zonu içindeki fay segmentlerinde doğudan batıya doğu enerji transferine dayalı bir deprem göçü yaşandığı, fakat fay zonu orta kesiminde yer alan ‘Ören segmenti’nde sismik boşluk oluştuğu vurgulandı. Raporda, Gökova Körfezi çevresindeki tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelen depremlerin, Gökova Fay Zonu’nun sismik yönden aktif olan çok sayıda fay segmentinden oluştuğu ve bu fay segmentlerinin 9 şiddetine varan depremler üretme potansiyeline sahip olduğuna vurgu yapıldı. Raporda, şu ifadeler yer aldı:

“Bölgedeki fay segmentlerinin 9 şiddetine varan depremler ürettiği ve bu depremlerde çok sayıda can ve mal kayıpları olduğu, bu depremler sonrasında Gökova Körfezi kıyılarında önemli tsunami olaylarının geliştiği bilinmektedir. Fay zonu üzerinde meydana gelen tarihsel deprem kayıtları incelendiğinde zon boyunca son 500 yılda çok sayıda yıkıcı deprem oluştuğu anlaşılmaktadır. Gökova depreminin, 2017 yılı başındaki Çanakkale- Ayvacık depremleriyle başlayan, daha sonra Manisa, Gölmarmara ve Midilli depremleri ile devam eden deprem aktivitesiyle bölgesel ölçekte ilişkili olduğu açıktır. Doğu-Batı doğrultulu normal fay mekanizmasına sahip fayların ürettiği depremlerle sarsılan bölgede gerilim farkını gidermek adına, Ege kıyılarına yaklaşık paralel olarak gelişen bir yırtılma zonunun yeniden aktif hale geçebileceği ön görülmektedir.”