Sarıyer'de buluştuğumuz Ferhat Göçer'e kendisininde kapak olduğu eylül sayısını takdim ettik. New Göktürk Dergisinin her geçen gün daha iyi bir konuma geldiğini söyleyen Ferhat Göçer, başarılarından dolayı New Göktürk ailesini tebrik etti.

Ferhat Göçer'in New Göktürk Dergisi Eylül Sayısı Röportajı

Müzik alanında farklı projeleriniz, planlarınız var mı?

Tabii ki çok sayıda planım var. Aslında bugüne kadar birçok planımı da gerçekleştirdim. En büyük planım; tarzlar, sosyal sınıflar ve türler arasındaki geçişleri, türlerin birbirinden etkilenmesiyle birlikte ortaya çıkacak, sonraki nesillere ulaşacak olan yeni sentezlerin, yeni tarzların ortaya çıkması ve iyi müziğin sınıf, tarz ya da kitle farkları gözetmeksizin büyük kitlelere yayılabilecek imkanlar yaratılması.
 
Enerjiniz düştüğünde veya yorulduğunuzda kendinizi nasıl motive edersiniz, sizi neler mutlu eder?
Spor yaparak özellikle de tenis oynayarak bütün yorgunluğumu ve stresimi atıyorum. En büyük mutluluk kaynağım ise, ailem ve çocuklarımla birlikte vakit geçirmek.
 
Bir haftanız nasıl geçiyor?
Ağırlıklı hafta sonu sahne çalışmalarım oluyor yani Cuma ve Cumartesi günleri yoğun sahne çalışmalarımız var. Onun öncesinde mutlaka her hafta bir ya da iki gün stüdyo prova kayıt çalışmalarımız oluyor. Diğer kalan günlerde de kendime ve aileme vakit ayırmaya çalışıyorum.


 
Sosyal medyada da etkinsiniz, hesaplarınızla kendiniz de birebir ilgileniyor musunuz?
Twitter’da güncel olayları, kendi etkinliklerimi, dinleyicilerle ve takipçilerimle iletişimi ben kontrol ediyorum. Facebook ve Instagram’da kontrolümde.
 
Müzik piyasasında ilerleyen süreçte birlikte çalışmak istediğiniz ünlü isimler var mı?
Çalışmayı düşündüğüm ünlü isimlerin neredeyse hepsi ile çalıştım, beraber sahne aldım, ortak projeler yaptım. Bunlardan en sonuncusu da Emel Sayın ile birlikte gerçekleştirdiğimiz son sahne projeleri.
 
Boş olan her anınızı müzikle mi dolduruyorsunuz? Başkaca hobileriniz var mı?
Tabii ki her anım müzikle dolu değil, sevdiklerimle birlikte vakit geçirmeyi, şu anda aktif olarak yer aldığım SarıyerSpor’un yönetim kurulu üyeliğini, Meslek Birlikleri’nin başkan yardımcılığını ve tenis tutkumu dengeli bir şekilde boş zamanlarıma paylaştırıyorum
 
Bugüne kadar yaptığınız albümler içinden sizin için çok özel olan var mı? Yazdığınız şarkılardan da sizde farklı bir yeri ve hikâyesi olan?
Var tabii ki. Kendi şarkılarımdan “Aşkların En Güzeli” benim için en büyük, en anlamlı ve en özel şarkı. Söylediğim, yorumladığım şarkılar içerisinde  de “Gidemem” ve “Cennet” benim şarkılarımın en özelleri.
 
Müzik kariyerinizi getirebileceğiniz en son noktaya kadar taşıyacağınızı söylemişsiniz. Bu süreçte gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz ‘özel’ diyebileceğiniz bir projeniz var mı?
Şu ana kadar hayal ettiğim projelerin yüzde seksenini doksanını gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Kalan bölüm ise hayata geçirilmesi gerçekten çok zor neredeyse imkansız olan projeler yani bunları dillendirmek bile, olması çokta muhtemel projeler olmadığı için, gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan hayal ettiğim herşeyi gerçekleştirdiğimi söyleyebiliriz.
 
Evde nasıl bir yaşantınız var?
Ömür’ün kızı Tayga, benim kızım Yağmur, ben, Ömür, haftanın belli günleri de küçük oğlum ve hayvanlarımız… Hep birlikteyiz bu evde. Böyle bir hayat kurduk kendimize. Ev büyük olduğu için de herkesin kendi alanı var. Mutlu mesut yaşıyoruz.
 
Kolay bir insan mısın, zor mu?
Zor galiba. Karşımdaki insanların da benimle aynı şekilde düşünebilmesini, heyecanlanabilmesini isterim. Özellikle çalışırken. Olmadığı zaman da sinir oluyorum. Gerçi yeni yeni kendimi frenlemeye başladım. 40’ımdan sonra, daha hoşgörülü bir adam oldum. Eskiden zaman zaman kaba, karşımdaki insanın duygularını dikkate almayan, iş beklentisiyle bir şeyler ‘almaya’ çalışan bir insandım