Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin bütçesinde emekli aylıklarında gerekli artışları yapmak için yeterli kaynak olmadığını savunsa da rakamlar bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) aktarılacak kaynağın payının 2024'te rekor düzeyde düşeceğini gösteriyor.

Erdoğan'ın kararıyla geçtiğimiz ay en düşük emekli aylığı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya yükseltilmişti. Buna göre, kök aylıklarda yüzde 49,28 oranında artışa gidilse de en düşük emekli aylığının artış oranı yüzde 33 seviyesinde oldu. Bu rakam enflasyonun çok altında kaldı.

Ancak en düşük emekli maaşı olan 10 bin TL, ülkedeki pahalılık ortamında temel ihtiyaçları karşımalaya dahi yetmiyor.

Emekli aylıklarındaki seviyenin çok düşük olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da itiraf etse de bütçede emeklilere ayrılacak yeterli kaynak olmadığını söyleyerek hükümetin 'sırtında yumurta küfesi' taşıdığını savunuyor..

Türk-İş, ocak ayında açlık sınırının 16 bin 257 TL’ye, yoksulluk sınırının da 52 bin 955 TL'ye yükseldiğini açıklamıştı. Milyonlarca emekli, açlık sınırının yüzde 60'ı, yoksulluk sınırının yüzde 18'i oranında aylıkla geçinmeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendi ve ailesi için harcayan vatandaş için elbette yeterli değil" sözleri ile emekli maaşlarının düşük olduğunu belirtmişti.

EMEKLİYE YETERLİ BÜTÇE YOK MU?

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre, eğitime, sağlığa tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini emeklilere aktarmak dahi emekli maaşında gereken artışı sağlamaya yetmiyor.

Peki Türkiye'nin bütçesinde emeklilere gerekli kaynağı ayırmak için yeterli para yok mu?

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik'e göre, Türkyie'nin emeklilere aktarılacak yeterince kaynağı var. Çelik geçmiş yıllarda bütçeden SGK'ya aktarılan oran korunursa kaynağın lafının edilemeyeceği görüşünde.

SGK'YA AYRILAN PAY GERİLEDİ

Çelik'in sosyal medya platformu X'te paylaştığı verilere göre, bütçeden sosyal güvenliğe ve emeklilere ayrılan pay son yıllarda azaltıldı. Uzun yıllar yüzde 15-19 arasında seyreden sosyal güvenliğe bütçeden ayrılan kaynak oranı 2024 yılında önceki yıllardaki seviyenin çok altında kaldı. 

Aziz Çelik’in paylaştığı verilere göre SGK’ya bütçeden ayrılan kaynakların toplam bütçeye oranı, 2020 yılında yüzde 20,7, 2021 yılında yüzde 15,7, 2022 yılında yüzde 13,2, 2023 yılında tahmini yüzde 15,9 seviyesinde oldu. Ancak bu oran 2024 yılı hedeflemelerinde yüzde 10,2’ye kadar geriledi.

Çelik'e göre, SGK'ya ayrılan kaynağın geçmiş yıllardaki seviyeye çıkartılması halidne mevcut bütçe büyüklükleri içinde bile en düşük yaşlılık (emekli) aylığının 15 bin TL'ye tamamlanması ve aylıklarda 5 bin TL artış mümkün. 

Tablo: Prof. Dr. Aziz Çelik

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün AKP'nin Kütahya’da düzenlenen mitinginde şunları söylemişti:

"Hiç şüphesiz hayat pahalılığıyla da mücadele ettik. En çok etkilediği kesimlerin başında emeklilerimiz vardır. Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendi ve ailesi için harcayan vatandaş için elbette yeterli değil. Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde halihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon lira... 10 bin lira eklemek demek, 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir.

Dikkat ediniz mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor.

Eğitime, sağlığa tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla velhasıl tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz.

Altını tekrar çizerek ifade ediyorum. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil, yapılması istenen ilave artışların tutarıdır. Ayrıca seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin de farkındayız.

Sırtında yumurta küfesi taşımayanlar tabii ki istedikleri gibi atıp tutabilirler. Sorumluluk makamında olmayanlar elbette her aklına eseni söyleyebilirler ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevi verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz, attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız."