Merhaba…

Avusturyalı yazar, konuşmacı, danışman, öğretim üyesi ve yönetim bilimci Peter F. Drucker’ın (1909 – 2005) tanımlamış olduğu “Bilgi işçisi” kavramının, günümüz yöneticileri için çok uygun bir tanımlama olduğunu düşünüyorum. Hele son yıllarda bilgiye bu kadar kolay erişirken, bilgiyi kullanmamanın büyük bir eksiklik olduğunu kabul etmeliyiz. Bilgi çağındayız ve elde ettiğimiz bilgileri yönetmeliyiz. Bu bağlamda, ben de bir “Bilgi işçisiyim”, büyük veya küçük herkesten bir şeyler öğrenmeye ve herkese öğrendiklerimi aktarmaya çalışıyorum… Bu nedenle köşemin adını “Bilgi İşçisi” koydum.

Ülkemize ekonomik güç kazandıran, istihdam yaratan, ihracat yaparak döviz girdisi sağlayan, kendi markaları ile dünya pazarlarına açılan işletmelerin yanı sıra, özellikle KOBİ’lerin de gelecekte varlıklarını sürdürebilmeleri, büyümeleri ve sadece ülke içinde değil, dünya pazarlarında da rekabet avantajı sağlamaları için iki önemli fonksiyon ön plana çıkmaktadır: Yönetim ve Pazarlama. Ayrıca bu iki fonksiyonun eksiksiz yerine getirilmesi şirket ve marka değerini arttıracaktır. KOBİ’lere, yani Küçük ve Orta Bütçeli İşletmelere mikro işletmeleri de dahildir, o halde sadece 3-4 çalışanı olan işletmelerin bile, yönetim ve pazarlama anlayışlarını geliştirmeleri gerekmektedir.
Bu durum tüm yönetim bilimcileri tarafından kabul edilmektedir, çünkü işletme içinde yapılan üretimin ve işletme dışından sağlanan, depolama, lojistik, güvenlik ve benzer yan hizmetlerin “Tam Zamanında” (Just in Time) yönetiminin sağlanması verimliliği sağlayacaktır. Yani üretim için gerekli her türlü hammadde, yarı mamul, insan gücü veya benzer kaynakların, gerekli yere, gerektiği zamanda, gerektiği miktar ve gereken kalitede sağlanması son derece gereklidir. Bunlar olmazsa şirketin verimli çalışması, müşterilerine eksiksiz hizmet veya ürün sunması imkânsızdır.

Ayrıca “İç Müşteriler” dediğimiz, çalışanların mutluluğu ve sadakati sağlanarak, verimliliğin artması, hataların minimize edilmesi, deneyimlerin aktarılması da dikkat edilmesi gereken konular arasındadır.

Bir departmanın çıktısı, başka bir departmanın girdisidir, bu nedenle bir işletmede sadece tek bir departmanın başarısı, tüm işletmenin başarısı işin yeterli değildir. Toplam iş kalitesine, verimliliğe, kârlılığa, müşteri memnuniyetine, marka ve işletme değeri artışına ulaşmak için, tüm departmanların uyumuna, işbirliğine ve birbirlerini tamamlamasına gereksinim vardır. Buraya kadar söz ettiğim konular “Yönetim”in sorumluluğundadır. Yine yönetimin sorumluluk alanına giren, ancak işletmelerin “İtici gücü” niteliğindeki “Pazarlama” olmadan da başarıdan söz etmek zor olacaktır.

İşletmelerin üretmiş oldukları mal ve hizmetlerden oluşan ürünlerin, doğru bir şekilde pazarlanması da bir o kadar önemli bir konudur, çünkü işletmelerin gelirleri satışlardan sağlanır. Pazarlaması etkin bir şekilde yapılmayan ürünlerin satışının yapılması çok zordur ve rekabet karşısında tutunmaları mümkün değildir. Pazar araştırmasından başlayıp, ürün geliştirilmesi, fiyatlandırılması, dağıtımı ve tanıtımının yapılması gibi tüm faaliyetleri kapsayan pazarlama konuları, artık sadece işletme içinde değil, sahada, dijital dünyada ve çok çeşitli satış kanallarında etkin olarak uygulanmaktadır.

Günümüzdeki yoğun rekabet ortamı, değişen pazar koşulları ve artan tüketici beklentileri, işletmelerin kendilerini sürekli geliştirmeye ve iş yapış biçimlerini sürekli gözden geçirerek daha iyisini arama gayretinde olmalarını zorunlu kılmaktadır.

Bu köşemde yönetim ve pazarlama konularını ele alıp, özellikle mikro işletmelere fayda sağlayacak bazı küçük ama etkili stratejilerden, hem bilimsel hem de pratik yöntemlerle söz edeceğim.