Heyecanla bekliyoruz yeni seneyi çünkü çok canımız yandı. Biliyorum, hepinizin ortak düşüncesi aşağı yukarı şu; “şu sene artık bitsin de nasıl biterse bitsin...” ve hepimiz duraksadık olduğumuz yerde, yeni seneyi beklemeye başladık. Yalnız bir şeyi hep kaçırıyoruz; seneler değil, seneleri yaşayanlar değiştikçe, onlar bir şeyler yaptıkça güzel olur seneler.

Her sene sonunda oturur düşünürüm, “bu sene nasıl geçti?” sorusunu kendimce yanıtlamaya çalışırım. Bu sene, hem benim için, hem de ülkemiz için gerçekten çok zor bir sene oldu. Geçtiğimiz sene sonunda bir yazı yazmıştım, umutluydum “2016 bize daha mutlu bir sene sunar mı?” diye. Ama olmadı… Mutluluğu geçtim, yaşamaya çalışır olduk, “bugün de yaşıyoruz” dedik ve ondan da utandık.

Çok zor bir sene atlattık. Çok kan döküldü. Çok gözyaşı akıttık. Canımız çok acıdı. Kalbimiz çok kırıldı. Çok kaybettik.

Sadece bizim için değil ki, dünyanın her yerinde vicdanlı insan olmak çok zor oldu. Mutluluklarımızı utanarak paylaştığımız bir sene oldu. Çünkü biz gülerken ağlayan çoktu, utandık. Düğünler oldu sessiz sedasız, doğumlar oldu gülümsemesiz... Biz sevinirken, ağlayanlar olduğundan utandık.

Eskiden bir yere girdiğimizde kahkaha sesleri yükselirdi, şimdi her yer sessiz. Sokaklarda çocuk sesi yok, bitti. O hani çok korunaklı dediğimiz sitelerde bile yok. Maalesef hüzün her yerimizi kapladı. Biri hayatının en güzel gününü yaşarken biri canını toprağa verdi bu sene belki her seneden daha çok. Ne acımızı yaşayabildik, ne mutluluğumuzu.



Yaşamayı unuttuğunuz bir sene oldu. Ruhumuz arada kaldı, duygular arasında hapsoldu. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı, konuşamaz, tartışamaz, dinlemez olduk! 

Başarılarımıza sevinemedik, başarılarımızla dilediğimizce mutlu olamadık. Başarı, yenilik ve bizleri daha ileri götürecek şeylerin peşinde koşacağımıza, kaybedilen insanlığı aramaya başladık yüzyıllar sonra... 

2017’den beklediklerim...
Rahatça nefes alabildiğimiz,
Korkmadan adım atabildiğimiz,
Şu gezegenin her köşesinde bomba, ambulans sesi yerine çocuk seslerinin yükseldiği,
Sokaklarda şüpheli paketler yerine tebeşirle çizilmiş kareler gördüğümüz,
Birbirimize baktığımızda gözlerimizde hüzün yerine ışık gördüğümüz,
Televizyonu elimiz titreye titreye açmadığımız, açtığımızda o kırmızı şeritteki “Son Dakika”ları görmediğimiz,
Şehit haberleri almadığımız, masum insanların yitip gitmediği, savaşların bittiği,
ÖNCE İNSAN olabildiğimiz,
Kadınlarımızın el üstünde tutulduğu,
Kadınların, kadınlara destek olduğu,
Erkeklerimizin vicdan sahibi olabildiği,
Çocuklarımıza sahip çıkabildiğimiz, onlar için ağladığımız değil onlarla birlikte gülebildiğimiz,
Daha çok gönüllü olduğumuz,
Sebepsizce tanımadığımız birine rastgele “Merhaba” diyebildiğimiz, demekten korkmadığımız,
Şu vatan toprağındaki kültürlerimizle, inançlarımızla, değerlerimizle barışabildiğimiz, hoşgörülü olabildiğimiz,
Acılarla değil, mutlu anlarla olgunlaşabildiğimiz,
Her şeye, herkese karşı daha saygılı olabildiğimiz,
Arkamızdan gelene kapı tuttuğumuz, yolda yayalara yol verdiğimiz, yaşlıları el üstünde tuttuğumuz bir sene olmasını diliyorum.

Günler sonra başlayacak yeni sene için Allah’tan tüm insanlara vicdan, merhamet bağışlamasını diliyorum. İnsanların kalbine dokunabilmelerini öğrenmelerini diliyorum. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun birbirimize sevgiyle yaklaşalım istiyorum. Bencil olmayalım, derdimizin dünya olsun, dünya kadar derdimiz var çünkü.

Çocukların yüzü gülsün, dünyaya onların mutluluğu, huzuru, saflıkları hakim olsun istiyorum. Onlar elimizden tutsun istiyorum. Onları dünyasında yaşayalım istiyorum, onların hayalleriyle… 

Önemlidir çocuklar çünkü... Bize çok şey öğretir! Ne kadar bozulsa da oyun baştan başlamayı öğretir. Ne kadar kızsan da senden vazgeçmemeyi gösterir. Ne kadar bıraksan da elini o hep senin eline uzanmaya çalışır. Ne kadar umursamasan da o sana bir şekilde kendini umursatır. Çok fena düşsen de, canın da acısa oyuna kaldığın yerden devam etmen gerektiğini öğretir. Yapamayacağın bir şey olmadığını gösterir, o ucu bucağı olmayan hayal dünyalarıyla... 

Çocuk ya işte, birbirine ne söylerse söylesin, ne denli acıtsalar da birbirlerinin canlarını sanki hiçbir şey olmamış gibi yine tutarlar birbirlerinin ellerinden, gönlümüzün ne denli yüce olduğunu, affetmenin ne demek olduğunu gösterirler. 

Yılmamayı, sonuna kadar savaşmayı ve sonuna kadar sevmeyi onlar öğretir. Ve tam da bunun üzerine aklıma en sevdiğim yazarlardan biri olan PauloCoelho'nun sözü geliyor... 

PauloCoelho der ki; 

"Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın.

Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır; 

1. Nedensiz yere mutlu olmak, 

2. Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak,

3. Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak…"


Hepinize sağlıklı, çocuk olabildiğiniz, merhametli olabildiğiniz, kendinize verdiğiniz sözleri tutabildiğiniz, etrafınızdaki insanlar için iyi örnek olabileceğiniz, deneyimlerinizle başkalarına da ufuk açtığınız, kaçırdığınız fırsatların daha iyileri ile karşılaştığınız, hayırlı kazançlarınızın olduğu, hak yemediğiniz, sizden gençlerin önünü açtığınız, gençlerin desteklediğiniz, çocukların elinden tutabildiğiniz, yepyeni şans kapılarının açıldığı bir yıl dilerim… 

Başarı, kazanç, ödül, takdir her zaman gelir önemli olan insan olalım ve insan olduğumuzu hiç unutmayalım! Ve inanın dünyayı “insan” olmak kurtaracak.

İçinizdeki umut etmek için yılmadan uğraşan çocuğa kucak dolusu sevgilerle, 

Şimdiden Mutlu Seneler... 

Müge…